Tarihi yapılarıyla dikkat çeken, Türkiye‘nin en güzide şehirlerinden biri olan Aksaray bu yıl da vatandaşların ilgisinde… Peki Aksaray’da nereler gezilmeli? İşte Aksaray’da gezilecek yerler!
1. Ihlara Vadisi – Aksaray
Tarihi kaynaklardaki adı Peristremma olan Ihlara Vadisi; bitki örtüsü, kilise ve şapelleriyle doğa, tarih, sanat ve kültür olgusunun bir araya geldiği nadir alanlardandır.
Ihlara Vadisi nerede?
Aksaray İli Güzelyurt İlçesi sınırları içerisinde bulunan Ihlara Vadisi dünya üzerindeki kanyonlar arasında önemli bir yere sahiptir. 18 km. uzunluğunda, ortalama 150 metre derinliğinde, 200 metre genişliğinde, bünyesinde binlerce yaşam alanı bulunan Ihlara Vadisi diğer kanyonlardan farklı olarak geçmiş dönemlerde içerisinde insanların yaşadığı dünyanın en büyük kanyonu olma özelliğini taşımaktadır. Ihlara Vadisini şekillendiren ve vadiye hayat veren Melendiz Nehri buradaki yaşamın ana kaynağıdır. Vadiyi çevreleyen kayaçların kolay yontulmasıyla oluşturulmuş yüzlerce kilise ve kaya oyma mekan Ihlara Vadisini dünyanın en önemli kültür ve medeniyet merkezlerinden biri haline getirmiştir.
Ihlara Vadisi, tektonik yükselmeler ve Hasandağı volkanının püskürmesinin ardından çöküntüye uğrayan alan üzerinde ilerleyen Melendiz Çayı’nın binlerce yılık aşındırması sonucunda oluşmuştur. Melendiz Çayı, Ihlara Vadisi boyunca araziyi derin ve sarp bir biçimde yarmak suretiyle, vadi boyunca görkemli ve çarpıcı güzellikler meydana getirir. Melendiz Dağları’ndan kaynaklarını alan küçük akarsular birleşerek, güneydoğu-kuzeybatı yönünde akar ve Mamasın Barajı’na ulaşır. Melendiz Çayı, vadi boyunca 30’a yakın menderes çizer. Ilısu ile Selime arasındaki uzaklık kuş uçuşu 10 kilometre olmasına karşılık, akarsuyun menderesler çizerek akması nedeniyle gerçek uzaklık 18 kilometreyi bulmaktadır.
Ihlara Vadisi’nin dikkat çeken bir başka özelliği ise doğasıdır. Duvar gibi dik, derin ve dar vadinin tabanındaki suyun kenarında, bağlar ve bahçelerden oluşan yoğun bir yeşillik şeridi yer alır. Sanki doğa kendini vadi içine gizlemiştir. Vadi çevresinde bozkır görünüşlü ve cılız bitki örtüsü hâkimdir. Vadinin yamaçlarına geldiğinizde ise zengin ve yeşil bir doğa parçasının vadi içinde saklandığını görürsünüz. İşte bu gizlenmiş olma durumu, vadinin özel yerini de belirlemiştir. Vadi tabanında bölgedeki karasal iklimden farklı olarak, Akdeniz iklimine yakın bir iklim görülmektedir. Vadi tabanı bu özelliği ile doğal bir mikroklima alanıdır. Buna bağlı olarak vadi tabanında başta Antep fıstığı olmak üzere çok çeşitli bitkiler yetişmektedir.
Ihlara Vadisi’ndeki kayalara oyulmuş freskli kiliseler korunarak, eşine rastlanmayan bir tarih hazinesi olarak günümüze ulaşmıştır. Hıristiyanlığın ilk yıllarından itibaren kayaların rahatlıkla kazılmasıyla meydana getirilen bu freskli kiliseler ve iskân yerleri 14 kilometre boyunca Ihlara’dan Selime’ye kadar devam eden Ihlara Vadisi içerisinde yer alırlar. İlk çağlarda Kapadokya Irmağı’nın (Patamos Kapadokus) ortasında tabiatla tarihin bir arada bulunduğu Ihlara Vadisi’ndeki bu kiliselerin ilk örnekleri MS IV. yüzyıla kadar görülmektedir. Kiliselerin resim tekniği iki kısma ayrılabilir. Ihlara civarındaki kiliseler “Kapadokya Tipi” olarak bilinen özellikler gösterirler. Bunlara örnek olarak: Eğritaş, Ağaçaltı, Kokar, Pürenliseki ve Yılanlı Kiliseleri verilebilir. Belisırma bölümünde bulunanlar ise “Bizans Tipi” resimlerle süslüdür.
2. SULTANHAN – AKSARAY
Sultanhan Aksaray’ın Sultanhanı kasabasındadır. Han 1229 yılında Anadolu Selçuklu Sulatanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. 1278 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından genişletilmiştir. Yazlık kısmının geometrik şekillerle süslenmiş muhteşem bir portali vardır. Han içinde bulunan tüm yapı özellikleri itibariyle Sivas’taki Gök Medreseye benzemektedir. Sivri kemerin hemen altında “Elminnetül Lillah” yani “Kudret Allah’ındır” duası yazılıdır. Kervansarayın ilk kitabesinde mukarnaslı dış portal nişini çeviren süs kemerinin iki tarafında altıgen madalyonlar içinde sağda ve solda yer almaktadır. Uzun bir dehlizden geçtikten sonra avluya varılır. Burada arabalara mahsus revakşeklinde yerler, sol tarafında ise kemerli ve yolculara mahsus odalar, salonlar, iki hamam ve ambarlar vardır. Avlunun ortasında dört kemer üzerine dayanmış bir mescit bulunmaktadır.
Bu mescit Selçuklu süsleme sanatını en güzel örneğini sergilemektedir. Yazlık kısmın sonunda, batı duvarında tezyinat bakımından giriş portalinden geri kalmayan bir portali vardır. Bununda dış portalde olduğu gibi sağında solunda birer niş bulunmaktadır. Kitabe kemer ve nişlerin üzerindedir. Basık kemerli bir kapıdan girilince kışlık kısma geçilir. Üstü tonozla örtülü bu kısımı kare kasetli dört kısa, sekizer ayak dizisi, beş sahana ayırmaktadır. Ortadaki sahan diğerlerinden daha büyük ve geniştir. Tam ortadaki yerin yukarısı pandantiflerle sekiz kenarlı kasnağa oturan bir kubbe ile örtülmüştür. İçeriyi kubbe feneri ile duvarının sağına ve soluna dörder, dip deki duvarda ise, üç olmak üzere yukarılara açılmış mazgal biçiminde iki pencere aydınlatmaktadır. Bunlardan başka ışık ve hava alacak yeri yoktur. Çok sağlam durumda iç portal, dah kuvvetli rölyefler halinde geometrik yıldız geçmeler ve rozetlerle işlenmiştir. Karatayhan’ın iç portali bunu örnek alarak aynen tekrarlanmıştır.Bu iki portalin Alaaddin Keykubat zamanında, hol kısımlarıyla birlikte tamamlandığına bir işarettir. Mukarnaslı tromplar üzerine oturan kubbe, süslemeleriyle holdeki sade taş minareyi canlandırır. Kubbenin külahı yıkılmıştır.
3. HASAN DAĞI – AKSARAY
Hasandağı güvenli parkurlarıyla dağcılığa meraklı zirve tutkunlarının ilgisini çekiyor. Dağ eteğinde bulunan Nora Antik Şehri önemli bir kültür hazinesine ev sahipliği yaparken, Helvadere Göleti yanında bulunan balık lokantaları ise farklı lezzetleri doğa tutkunlarına sunuyor.
Hasan Dağı rakım
3268 metre zirvesiyle volkanik bir dağ olan Hasandağı, heybetli duruşuyla dört mevsim zirve tutkunlarını kendisine çekiyor. Dağa tırmanış yapmak için Aksaray üzerinden Helvadere kasabasına ulaşıp, dağ eteğinde kamp kurarak farklı parkurlar üzerinden zirve tırmanışı yapılabilir. Hasandağı, nereden zirve çıkışı yapacağınızı bilirseniz en güvenli zirve yürüyüşü yapılacak dağlardan birisidir. Otel yönünden veya Dağevi’nden çıkış yapmak uygundur ancak güvenli ve rahat bir parkur için en iyi seçenek Dağevi’nden çıkış yapılmasıdır. Ortalama 6 saatte zirvesine ulaşılan Hasandağı’na zirve tırmanışı yapmak için Dağevi parkurunu kullananlar ilk olarak Süt Kilisesi ile karşılaşırlar. Buradan vadi içinde küçük bir yürüyüşün ardından dağın sırt kısmına çıkılır ve keçi yolu takip edilerek zirve yürüyüşüne devam edilir. Parkurda ilerlerken, artık ayaklarınızın altında uçsuz bucaksız bir arazi ve Erciyes, Ekecik dağları ile Tuz Gölü kendisini gösterir. Doğada bulunan ve yeni açan çiçekler ile kekik kokusu her adımda kendisini hissettirir. Kelebekler çiçekten çiçeğe uçarken, fotoğraf tutkunlarını da peşinden koşturur. Hasandağı’nın zirvesi göründüğünde artık farklı duygular içindesinizdir. Mevsime göre kar örtüsü üzerinde gitmek heyecan yaratır. Zirveye ulaştığınızda ise sizi içerisinde su bulunmayan eski bir krater gölü karşılar. Burada zirve yürüyüşünün belgesi fotoğraflar çekilirken, molanın ardından dönüşe geçilir. Dönüşte günün getirdiği yorgunlukla bir daha çıkmayacağınızı söyleseniz de Hasandağı, yine sizi kendisine çekecektir.
Hasandağı kış sporları potansiyeliyle de ilgi görmektedir. Özellikle aralık ve nisan ayları arasında kayak yapılabilmektedir. Ayrıca yamaç paraşütü için uygun koşullara sahip olan Hasandağı’na gelen amatör ve profesyonel sporcular, Hasandağı’ndan atlayıp gökyüzüne süzülmektedirler.
4. EĞRİ MİNARE – AKSARAY
Eğri Minare, İtalya’da bulunan Dünyaca ünlü Pisa Kulesi’ne benzerliği ile dikkat çekmektedir. Aksaray kent merkezinde Nevşehir Caddesi üzerinde bulunan Eğri Minare, Selçuklu döneminden günümüze ulaşan önemli tarihi eserlerinden birisidir. Minareye eğriliğinden dolayı halk tarafından Eğri Minare ismi verilirken, tuğlalarının kırmızı olmasından dolayı Kızıl Minare olarak da bilinmektedir.
Eğri Minare Yapılış Tarihi
13. yüzyıl Selçuklu eserlerinden olan Eğri Minare, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın babası I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1221-1236 yıllarında yaptırılmıştır. Eğri Minare, Horasan harcıyla yapıştırılmış kırmızı tuğlalardan yapılmıştır. Dört köşe bir kaide üzerine silindirik gövde, ince bir silme ile iki kısma bölünmüştür. Alt kısmı zikzak, üst kısmı mavi ve yeşil çini mozaiklerle kaplanmıştır. Bir şerefesi ve 92 basamağı olan Eğri Minarenin yüksekliği 30,6 metredir.
Eğri Minare üzerinde üç farklı eğiklik tespit edilmiştir. Zeminden itibaren 2° 28′ 14.16” eğik olan Eğri Minarenin üzerine oturduğu tablanın üstünden 3° 11′ 18.08” eğik olduğu tespit edilirken, üzerine oturduğu tabla ise 44′ 48.59” eğiktir. Eğri Minarenin eğik mi yapıldığı yoksa sonradan mı eğildiği hep merak edilmiştir. Araştırmalara göre Eğri Minare, ustası tarafından eğik yapıldığı genel görüş olarak kabul edilmiştir. Yaklaşık 800 yıldan beri ayakta kalan Eğri Minare, Selçuklu mimarisinin eşsiz örneklerinden biridir.
5. SELİME KATEDRALİ VE PERİBACALARI – AKSARAY
Selime Katedrali Nerede?
Selime Kasabası, Ihlara Vadisinin bitiş noktasındadır. Vadiden çıktığınızda peribacaları ve Selime Katedrali sizi karşılar. Katedral, kiliseler, kervan yolu ve peribacaları Kapadokya’ya gelen turistlerin gözdesidir.
Selime Katedrali iki katlı olarak inşa edilmiş, Kapadokya’nın en büyük katedralidir. Katedral VIII. yy. ile XI. yy. olarak tarihlenmektedir. Katedralde İsa’nın göğe çıkışı, Meryem gibi tasvirler vardır.
Selime katedrali ve manastırına çıkışta yüksek bir koridor karşımıza çıkar ki bu develerin çıkarıldığı kervan yolunun bir kısmıdır. Selime’de kurulan pazar nedeniyle, kervanlar Selime’ye gelmekte ve kervanların güvenliği için develer katedralin orta kesimine kadar çıkartılırdı. Bu kısmın üstüne de dinlenmek ve ibadet etmek isteyenler için Selime Katedrali ve Manastırı inşa edilmiştir.
Katedral içindeki mutfak dikkat çekmektedir. Piramit şeklinde yapılan mutfakta etrafı aydınlatmak için kandil yerleri yapılmıştır.
Selime Kale Manastırının en önemli özelliklerinden biri de bölgedeki din adamlarının yetiştirildiği mekân olmasıdır. Ayrıca ilk yüksek sesli ayinde Selime Katedralinde yapılmıştır.
Kayaların oyulmasıyla yapılan ve çoğu kilise olarak inşa edilmiş yapılar Bizans sanatının izlerini taşır. Ayrıca katedralin üst kısmının kale olarak inşa edilmesi dikkat çekmektedir.
Selime Katedralinin hemen karşısında bulunan Selime Sultan Türbesi, Selime bölgesine gelen ziyaretçilerin bir diğer uğrak yeridir.
Selime üzerinden Aksaray istikametine gidenlerin Gülağaç kavşağından dönerek Kapadokya’nın ilk köy yerleşimi olan 10 bin 500 yıllık yerleşim alanı olan Aşıklı Höyük’ü ve 7 kilometre ilerdeki tarihi Demirci evlerini görmenizi tavsiye ederiz. Bu sayede Demirci üzerinden Saratlı Yeraltı Şehirlerine kısa sürede ulaşmakta mümkün olacaktır.
Yine Güzelyurt Selime hattından Aksaray istikametine gidenlerin veya Aksaray istikametinden gelenlerin mutlaka uğraması gerektiğini düşündüğümüz bir diğer noktada Çeltek ve Akhisar köyleri arasında yer alan Çanlı Kilise ve Manastırlar Tepesidir. Doğantarla Kasabası içerisinden Çeltek yoluna dönerek 13 kilometre ilerlediğinizde Çanlı Kilise’de olacaksınız.
6. GÜZELYURT EVLERİ – AKSARAY
1924 yılına kadar, Güzelyurt’ta Rum ve Türk nüfus barış içinde bir arada yaşamıştır. Kurtuluş Savaşının ardından gerçekleşen mübadele ile Güzelyurt’lu Rumlar, göç ederek Yunanistan’ın Kavala şehrine bağlı Nea Kalvari’ye yerleştirilmiştir. Yunanistan’dan gelen Türklerse, Güzelyurt’tan göç eden Rumların evlerine yerleşmişlerdir. Gelveri evlerine yerleşen Türkler, yapılara sahip çıkarak bugünlere gelmesini sağlamışlardır. Antik değer taşıyan bu evler birer birer restore edilerek Kapadokya turizmine kazandırılmaktadır. Güzelyurt’taki tarihi kemerli taş binalar ile kayadan oyma mekanlar birleştirilerek restorasyonunun ardından butik otellere dönüştürülmektedir. Güzelyurt’taki butik otellerde yatak kapasitesi 250’ye ulaşırken, yeni yatırımlar devam etmektedir.
Güzelyurt’taki yarı kayaya oyma, ön cepheleri işlemeli Rum Evleri Kapadokya mimarisinin en güzel örneklerini teşkil eder. Güzelyurt’un ilk yerleşim yeri Aşağı Mahalledeki Aya Gregorius Theologos kilisesi çevresindeki kaya mekânlardı. Kaya konutların ön kısmına tonoz örtü sistemiyle yapılar eklendi. Bunun sonucu olarak önü yapı arkası kayaya oyma olan konutlar kullanılmaya başlandı. 19 ve 20. yüzyıllarda ise Yukarı Mahallede kaya oymalarına konutlar inşa edildi. Güzelyurt evlerinin çatılarında kemer sistemi kullanılmaktadır. Bu özelliğiyle Güzelyurt evleri 100–200 yıldır sapasağlam ayakta kalmaktadır. Güzelyurt evlerinin giriş kapılarında evin yapım tarihini görmek mümkündür. Güzelyurt’taki tarihi evler, bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir.