Dante Alighieri Biyografisi
13. asrın ortalarında Avrupa, Ortaçağın karanlığından kurtulup yeni bir yarıyılın ışığına kavuşmaya çabalarken, Floransa şehrinde Dante Alighieri isminde bir adam dünyaya geldi. Bu adam gençlik senelerini cephede siyasal inançlar bahtına savaşarak geçirmiş, daha sonraki senelerde ise loncası için çaba etmişti. Karşılık olarak aşağılamalara maruz kalmış ve senelerce sürgün edilmişti. Fakat bu sürgün senelerinde dünyanın tanıklık ettiği en soylu şiirlerini yazdı. Yeni bir dil yaratan bu epik şair, dünyayı bilgeliğin ışığıyla aydınlatarak, edebiyata ”İlahi Komedya”yı kazandırdı.
Dante Alighieri, 1265 senesinde doğdu. Babası tanınmış bir avukattı. Dante’yi, pek terbiyeli olarak tanınmayan ama iyi eğitim veren Brunetto Latini’nin yanına verdi. Floransa, o yarıyılda aşk şarkılarının beşiğiydi ve Dante de minik yaştan itibaren aşk şiirleri yazmaya başladı. Dante’nin yaşadığı yarıyılda, Ortaçağ karanlığını aydınlatan Rönesans kültürü, Avrupa’da ağır adımlarla ilerlemekteydi. Bir bakıma Dante ”gün doğuşunun ilk ışıkları” sayılır.
Yazılarının bir çoğunun mevzusu olan aşkı, dokuz yaşında, kendisinden bir kaç ay minik ve soylu bir ailenin kızı Beatrice‘yi görmesiyle doğdu. Hayatı boyunca tek aşkı olduğunu söyleyeceği ve hiç unutamayacağı Beatrice’yi tekerrür dokuz sene sonra gördü. o anı şu laflarıyla anlatır;” Yanımdan geçerken, gözlerini çekildiğim köşeye Doğru çevirdi ve beni edeple selamladı. O anda bütün kutsallıkların doruğunu ulaştım.”
Reelde bir cinsli kavuşamadığı Beatrice, Dante’nin bunalımlı düşlerinin kahramanı olmuştur. Karşılık bulamadığı bayanlarla avunmayı sınadıysa da Beatrice, Dante’de bir takıntı haline geldi ve bütün hayatı boyunca ona taptı. Onun dünya edebiyatına en büyük katkısı olan ”İlahi Komedya”sında günahlardan temizleme dağına çıkarak cehenneme yaptığı yolculuk anlatılır. Daha sonra Dante, Beatrice’yi bulduğu ‘Dünya Cennetine’ çıkar ve hiçbir bayana verilmeyen şöhreti Beatrice’e kazandirmaya çalışır. Fakat bu tesadüf, hayatının hakikat emeline Doğru yaptığı yolculuğun ilk adımıdır. Beatrice’in liderliğinde, o çağın dinsel inançlarına göre bir çok katları olduğuna inanılan cenneti gezmiştir. Burada bir an için XIV. asrın din balakasının emeli olan bütün gizemlerin kutsal bilimine ulaşmıştır.
Beatrice’nin Simon de Bardi ile evlenmesi ve daha sonra 1290‘da erken vefatı, Dante için bir imha oldu. Sevgilisinin vefatına yakınmalarını ‘Şölen’ isimli yapıtında dile getirir.
Dante siyasal alandaki ilk tecrübesini savaşta edindi. ”Guelph” ve ”Ghibelline” partilerinin çatıştığı Campaldino Savaşında asker olarak görev yaptıktan sonra, eczacılar loncasına girdi. O sırada Papa, surat şovalyeyle şahsi düşmanı Colonna ailesiyle kavga etmelerini emretti, Dante bu emre karşı çıkıp başarı gösterince, loncanın başkanlığına getirildi. Fakat başarısı üzücü olayların başlangıcı oldu ve iç savaş yine başladı. Savaşın mesulü yakalanarak sürgüne sevk edildi. Dante 1302 senesinden vefatına kadar sürgün hayatı yaşadı ve gittiği yerlerde kendi gibi sürgün edilen dostlarını aradı. Aşağılayıcı bir biçimde bir kaç kere kendisine bağışlanma öneri edildiyse de iftiharı buna razı olmayan Dante tamamen özgür olmadıkça Floransa’ya dönmeyeceğini bildirmişti.
Siyasal alanda başarı gösteremeyen şair, Lombardy, Tuscany ve Romagna şehir devletlerini gezdi, Paris‘e hatta Oxford‘a kadar uzanarak farklı şahısların gözeticiliğine girdi. İlk sığındığı birey Verona Lordu oldu ve oğlu Can Grande della Scala‘ya ”Cennet”i ithaf etti. Daha sonra Venedik Dükası yanında elçilikle görevlendirilen Dante bu görevde de başarılı olamayınca tekerrür Ravenna‘ya döndü. Vefatına kadar bu şehirde yaşadı ve 1321 senesinde de gözlerini hayata kapadı. St. Francis Kilisesine gömüldü. Azametli olmaktan uzak minik kabri sonradan Franciscan papazlarının kıymetli ve kutsal yıkıntılarından bkocaman sayıldı.
Dante, vefatından sonra da rahat bırakılmamış, ” De Monarchia”Monarşi isimli yapıtı din adamlarının hiddetini üzerine sürüklemişti. Milletlerin birleşmesi fikrinin ilk ortaya atıldığı De Monarchia’da , en iyi devletin beynelmilel bir başkan tarafından idarenen bir hükümeti olduğunu ve evrensel bir papanında dinin başı olması gerektiğini ortaya koyar. Bu kitap Kilisenin ileri gelenleri tarafından iyi karşılanmadı zira lafı edilen başkan, dünya işlerini kiliseden bağımsız olarak idareyecek, ancak gerek dinlenirse papaya başvurulacaktı. Bu surattan Dante’nin De Monarchia’sı yasak kitaplar listesine girdi ve Kardinal de Polget‘in emri ile kitabın tüm koplyaları milletin önünde yakıldı.
Dante namını, Ortaçağda düşünülmesi bile güç olan şeyleri dile getirdiği kitabı ”İlahi Komedya”sına borçludur. ”İlahi” kelimeyi sonradan ilave edilmiş olup ”Komedya” sözcüğü ise bugünkü kullanımıyla değil, sonu mutlu biten anlamına kazanç. Virgil önderliğinde Cehennem, Cennet ve günahlardan temizleme bölgesini gezen Dante, bu ünlü yapıtında yarıyılının kültürü üzerine sanki ansiklopedik balaka vermektedir.