Temmuz ve ağustos aylarının gelmesiyle birlikte vatandaşlarımız tatil bölgelerine akın etmeye başladılar. Deniz tatilini tercih etmeyen vatandaşlarımız Gaziantep‘in gizli tarihini keşfetmek için yola koyuldular. Peki Gaziantep’te nereler gezilmeli? Antep’te hangi mekanlar ziyaret edilmeli? İşte Gaziantep’te gezilmesi gereken yerler!
1. ZEUGMA ANTİK KENTİ – GAZİANTEP
Belkıs/Zeugma, Gaziantep’in Nizip ilçesinin 10 km doğusunda, tepeler üzerine kurulmuş bir kenttir. Büyük İskender’in generallerinden I. Selevkos Nikator, MÖ 300’de, Büyük İskender’in, Fırat Nehri’ni geçtiği yerde, Selevkeia Euphrates ismiyle bir kent kurmuştur. Bu kentin karşısına da eşi Apama’nın adıyla ikinci bir kent kurarak, bu iki kenti bir köprüyle birbirine bağlamıştır. Kent, MÖ 31’den itibaren Roma’ya bağlanarak adı geçit-köprü anlamında “Zeugma” olarak değiştirilmiştir. Roma döneminde kent altın çağını yaşamıştır. MS 256 yılında Sasani Kralı I. Şapur, Zeugma’yı ele geçirerek yakıp yıkmıştır. Bu tarihten sonra Zeugma bir daha eski ihtişamına ulaşamamıştır. Zeugma, özellikle Roma döneminde, sanat alanında çok ilerlemiş, zengin villaları süsleyen mozaik döşemeler dünya örnekleri ile yarışır hale gelmiştir. Bölgenin sadece bir bölümünde gerçekleştirilen kazılarda gün ışığına çıkarılan mozaikler Zeugma’nın tam anlamıyla bir mozaik kenti olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Zeugma kazıları sırasında ulaşılan ve bu alanda bir “dünya rekorunu” Gaziantep’e ve Türkiye’ye kazandıran bullalar (Mühür Baskı) da Belkıs/Zeugma’yı eşsiz kılan özellikler arasındadır.
Zeugma Antik Kenti’ne nasıl gidilir:
Gaziantep Nizip ilçesi’nin Belkıs Merkez Mahallesi’ne giden araçlar ile erişilebilir.
2. ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ – GAZİANTEP
Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi sanat tarihçileri, arkeologlar aynı zamanda tarih ve kültür meraklılarının göz bebeği bir müzedir. Türkiye’yi ziyaret etmek için tek başına sebep oluşturabilecek bir zenginliğe sahiptir. Gerek bina büyüklüğü gerekse sergilenen mozaiklerin kapladığı alan bakımından dünyanın en büyük mozaik müzesi olarak bilinmektedir. Ayrıca mozaiklerin üstün bir sanat zevkini yansıtması, Geç Antik Dönem kiliselerine, Erken Süryani ve Hristiyan ikonografisine ait örnekleri barındırması müzeyi daha da çekici hale getirmektedir. Çağımızın en önemli arkeolojik keşiflerinden olan Zeugma Antik Kenti’nden çıkartılan, toplam olarak 2 bin 500 metrekarelik alanı kaplayan ve bu dönemde sanatın ulaştığı zirve noktasının örneklerini meydana getiren mozaiklerin haricinde yine Roma Dönemi’ne ait heykeller, sütunlar ve çeşmeleri de müzede görebilmek mümkündür. Özellikle Savaş Tanrısı Ares’in bronz heykeli müzenin asıl olarak mozaikler için ziyaret edildiğini unutturacak güzellikte olarak değerlendirilmektedir.
Zeugma nedir?
Dicle ile birlikte, uygarlığın beşiği olarak adlandırılan Mezopotamya’nın sınırını meydana getiren Fırat Nehri, binlerce yıl boyunca bu bölgeye bereket getirmiştir. 2300 yıl önce tüm dünyayı ele geçirme hedefiyle Anadolu topraklarından geçen Büyük İskender’in komutanlarından Selevkos Nikator da yerleşimini kurmak için bereketli Fırat kıyılarını seçmiş ve kente bu nehir ile kendi ismini birleştiren bir ad vermeyi uygun görmüştür: Selevkos Euphrathes M.Ö. 64 yılında Roma hâkimiyetine geçtiğinde ise ismi “köprü başı” anlamına gelen “Zeugma” olarak değiştirilmiştir. Yollar kadar medeniyetler ve kültürler arasında da bir geçiş noktasında kalması ve bu özelliğini yüzyıllarca devam ettirmesi isminin ne kadar yerinde olduğunu göstermektedir. Bu avantajını Sasaniler tarafından yok edilene kadar sürdüren Zeugma, Kommagene Krallığı’nın en büyük dört kentinden biri unvanını elde edecek zenginliğe ulaşmayı da başarmıştır.
Mozaiklerin en görkemlilerinin keşfedildiği ve müzenin giriş katında tekrar hayat bulmuş biçimde ziyaretçilerini bekleyen Poseidon ve Euphrates villalarının tüm duvarları ve hatta tabanlarının dahi mozaik ve fresklerle süslenmiş olması kentin zenginliğinin kanıtlarıdır.
Zeugma Mozaik Müzesi “Çingene Kızı”
Müzede yer alan mozaik panoların tamamı çok büyük ustalık eseridir. Bazılarının tam 500 bin parçadan meydana getirilmiş olması yanında figürlerin gerçekçilikleri ve canlılıkları da hayranlık uyandırmaktadır. Ancak müzenin en önemli eseri bu çok büyük boyutlu panolar değil, diğerlerine göre oldukça küçük bir parça halinde keşfedilmiş olan M.S. 2’nci yüzyıl tarihli Maenad ya da daha bilinir adıyla Çingene Kızı Mozaiği’dir. Maenad Villası’nda yemek odasının taban mozaiğinin geriye kalan tek parçasını meydana getiren figürün gözlerindeki mahzun ifade bu mozaiği müzenin en beğenilen buluntusu yapmış ve Zeugma’nın Mona Lisa’sı olarak adlandırılarak antik kentin ve müzenin simgesi haline getirmiştir.
ABD Bowlig Green State Üniversitesi’nde olduğu tespit edilen kayıp 12 parçanın Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimleri ile alınarak müzeye getirilmesi ile Çingene Kızı Mozaiği’nin bir bölümü daha Zeugma Mozaik Müzesi’nde ziyarete açılmıştır.
Zeugma Mozaik Müzesi Ziyaret Saatleri Yaz Dönemi: 09:00-19:00
Zeugma Mozaik Müzesi Ziyaret Saatleri Kış Dönemi: 09:00-17:00
Zeugma Mozaik Müzesi Tatil Günleri: Her gün ziyarete açıktır.
Nasıl Gidilir: Gaziantep Havalimanı şehir merkezine 20 km uzaklıkta yer alıyor. Almanya’dan gelen ziyaretçiler doğrudan bu havalimanını kullanarak kente ulaşabilirler. Diğer ülke ziyaretçileri ise İstanbul ve Ankara aktarmalı olarak Gaziantep’e gelebilirler. Ayrıca Türkiye’nin her ilinden Gaziantep’e düzenli otobüs seferleri bulunuyor.
3. ÖKKEŞİYE HAZRETLERİ TÜRBESİ – GAZİANTEP
Gaziantep’ten Adana’ya doğru karayoluyla giderken Sakçagözü’nü geçince, Nurdağı’na ulaşmadan yolun sol tarafında uzaklarda yeşilliklerle çevrili bir tepe görülür. İşte bu tepede , Ökkeşiye Hazretleri Türbesi’nde Kahramanmaraş ve Gaziantep bölgesinde binlerce insana adını veren Ökkeş yahut Ökkeşiye Hazretleri yatmaktadır. Ökkeşiye Hazretleri sahabeden bir zat olup Gaziantep’in Müslümanlar tarafından fethinde şehit düşen beş kişiden birisidir. Türbenin bulunduğu yere Ökkeşiye denmektedir. Türbe tam dağın tepesinde bulunmakta ve türbenin alt tarafındaki kuyularda ise birkaç metre derinlikte bol su bulunmaktadır. Rivayetlerde anlatılanlardan, İslam inanışına göre Peygamber Efendimizin Peygamberlik mührünü gören cennetliktir. Peygamberimiz veda hutbesinden sonra herkesle helalleşirken Ökkeşiye Hazretleri “Ya Resulullah Uhud Savaşı’nda bana kırbaçla vurmuştunuz. Hakkımı ancak kısasla ödeşirim” der. Peygamberimiz (S.A.V), elindeki kırbacı Ökkeşiye Hazretlerine verir ve sırtına vurmasını söyler. Ökkeşiye Hz. ”Siz bana sırtım çıplak iken vurmuştunuz Ya Resulullah”der. Peygamber Efendimiz sırtını açar ve tam bu sırada Ökkeşiye Hz. Peygamber Efendimizin Peygamberlik mührünü görür ve öper. Daha sonra ise “Kısastaki gayem bu idi Ya Resulullah. Yoksa sizde bir hakkım varsa anam sütü gibi helal olsun”der. Erkek çocuğu olmayan karı kocalar ve daha değişik maksatları olanlar Ökkeşiye Hazretlerinin türbesini ziyaret ederler ve isteklerinin kabul edilmesi ve arzularına kavuşmak ümidiyle burada Allah’a niyazda bulunurlar. Ayrıca Allah rızası için kurban keserler. Böylece ziyaretten sonra doğan erkek çocuğa genel olarak Ökkeş adını verirler. Kaynakça: Gaziantep Kitabı (Gaziantep Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından basılmıştır.)
Ökkeşiye Hazretleri Türbesi’ne nasıl gidilir?
Gaziantep-Nurdağı arasında çalışan tüm toplu taşıma araçları ile ulaşılabilir.
Nasıl Gidilir: Gaziantep-Nurdağı arasında çalışan tüm toplu taşıma araçları ile ulaşılabilir.
4. TARİHİ TAHMİS KAHVESİ – GAZİANTEP
Tahmis, “kahvenin dövüldüğü yer” anlamına gelmektedir. Eski dönemlerde kahve, cevizden yapılan büyük dibeklerde, karataş ya da aynı ağaçtan imal edilen aletlerle dövülürmüş. Tarihi Tahmis Kahvesi Türkmen Ağası ve Sancak Beyi olan Mustafa Ağa tarafından Tekke’ye (Mevlevihane) gelir getirmesi amacıyla 1638 yılında yaptırılan Tahmis Kahvesi iki katlı, anılarla dolu bir yapıdır.
Kahve, dükkanlar ve han 1901-1903 tarihleri arasında iki büyük yangın esnasında tamamen yanmıştır. Bu tarihlerde mevlevihanede postnişinlik (mevlevihanenin şeyhi) yapan Feyzullahoğlu Şeyh Mehmet Münip Efendi, kendi cebinden 130 bin kuruş harcayarak Buğday Hanı’nı, Tahmis Kahvesi’ni ve 33 dükkânı yeniden yaptırarak Mevlevihane’ye 1904 yılında vakfetmiştir.
Bir rivayete göre 4. Murat’ın Bağdat Seferi sırasında burada dinlendiği ve kendisine Tahmis Kahvesi’nde kahve ikram edildiği söylentiler arasındadır.
Nasıl Gidilir: Şehir merkezinde yürüyüş mesafesi.
5. BAKIRCILAR ÇARŞISI – GAZİANTEP
Genel olarak Bakırcılar Çarşısı olarak adlandırılan ancak, birçok el sanatı esnafının üretim yaptığı bir çarşılar kompleksinden oluşan Gaziantep Bakırcılar Çarşısı ahşap kaplamalı dükkanları, taş döşenmiş sokakları ile bizlere başka bir dönemden kesitler sunmaktadır.
Bakırcılar Çarşısında yer alan dükkanların yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 19. yy. da yapıldığı düşünülmektedir. Tek katlı dükkanlardan oluşan çarşı, hanlar bölgesi içinde yer almaktadır. Kemerli girişlerle sokağa açılan dükkanlar düzgün kesilmiş sert kalker (keymıh) taştan yapılmıştır.
Kültür Yolu Projesi kapsamında yer alan çarşı Tarihi Kentler Birliği’nin “Başarı Ödülüne” layık görülmüştür. Çarşıya adını veren bakırcılık sanatı varlığını günümüzde de yoğun bir şekilde devam ettirmektedir.
Nasıl Gidilir: Şehir merkezinde yürüyüş mesafesi
6. GAZİANTEP KALESİ – GAZİANTEP
Gaziantep Kalesi, Türkiye’de ayakta kalabilen kalelerin en güzel örneklerinden birisidir. Kale heybeti ve bir sır gibi gizlediği tarihiyle şehir merkezinde, Alleben Deresi’nin güney kenarında, yaklaşık 25-30 m yükseklikte görülebilen bir tepe üzerindedir.
Gaziantep Kalesi, ilk olarak Roma döneminde höyük üzerinde bir gözetleme kulesi olarak yapılmış, bugünkü biçimini ise “Kaleler Mimarı” olarak adlandırılan Bizans İmparatoru Justinyanus döneminde MS. VI. yüzyılda almıştır. Kale çapı yaklaşık 100 m, çevresi 1200 m olan gayrı muntazam dairesel bir şekle sahiptir. Kale bedenleri üzerinde 12 adet kule mevcuttur. Gaziantep Turizmi’ ne bir güneş gibi doğan Gaziantep Kalesi bütün ihtişamıyla ziyaretçilerini beklemektedir.
Nasıl Gidilir: Şehir merkezinde.
7. RUMKALE – GAZİANTEP
Rumkale, Fırat Nehri ile Merzimen Çayı’nın birleştiği, yüksek kayalarla örtülü bir tepe üzerinde konumlanmıştır. Antik dönemden günümüze kadar Şitamrat, Kal-a Rhomayta, Hromklay, Ranculat, Kal-at el Rum, Kal-at el Müslimin ve Kale-i Zerrin (Altın Kale) gibi bir çok isimle adlandırılan Rumkale’deki mimari kalıntılar Geç Roma ve Ortaçağ karakteri taşımaktadır. Kalede bugün görülebilen yapılar arasında Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı, çok sayıda yapı kalıntısı, su sarnıçları, kuyu ve hendek yer almaktadır. Roma döneminde Hz. İsa’nın havarilerinden Yohannes’in Rumkale’ye gelip yerleşmesi ve burada Hıristiyanlık dinini yayması nedeniyle, bu yerleşim yeri Hıristiyanlık tarihinde önemli bir rol oynamaktadır. Yohannes’in, İncil’in kopyasını Rumkale’de bir mağarada sakladığı daha sonra kopyaların buradan alınıp Beyrut’a götürüldüğü anlatılmaktadır.
Rumkale’ye nasıl gidilir?
Rumkale bir yarımada üzerinde bulunduğu ve yarımadanın da hendek ile bağlantısı kesildiği için ulaşım Gaziantep’in Yavuzeli ilçesine 25 km uzaklıktaki kasaba köyünden veya Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinden tekneler ile yapılabilmektedir.
8. DÜLÜK ANTİK KENTİ – GAZİANTEP
Dülük Antik Kenti Gaziantep kent merkezinin 10 kilometre kuzeyinde yer alan, bilinen ilk yerleşimi 600 bin yıl öncesine tarihlenen Dülük, “Antik Kent” ve “Kutsal Alan” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Antik yerleşim, Dülük Köyü’nün kuzey bitişiğindeki Keber Tepesi ve çevresinde toprak altındadır. Kutsal alan ise Dülük Köyü’nün yaklaşık 3 kilometre kuzeyinde, Dülük Baba Tepesi’nde yer almaktadır.
Dülük Mitras Tapınağı, Gaziantep Arkeoloji Müzesi ile Almanya Münster Üniversitesi’nin katılımlı kazıları sonucunda 1997-1998 yıllarında ortaya çıkarılmıştır. Anadolu’da bulunan Mitras Yeraltı Tapınağı’nın ilkidir. Şehitkamil Belediyesi ve Gaziantep Arkeoloji Müzesi koordinatörlüğünde Mitras Tapınağı düzenlenmiş, aydınlatma sağlanarak gezi yolları oluşturulmuştur. Keber Tepesi’nin karşı sırtları, antik yerleşmenin nekropol (mezarlık) alanıdır. Burada çok sayıda kayaya oyulmuş oda mezarları mevcuttur. Mezarların içerisinde, dini ve mitolojik konulu kabartmaları olan lahitler bulunmaktadır.
Dülük’te Keber Tepesi’nde yapılan bilimsel kazılarda Alt Paleotik Dönem’e ait çakmaktaşı aletler ve bu aletlerin yapıldığı atölyeler bulunmuştur. Aynı dönemde barınma için kullanılan “Şarklı Mağara”da M.Ö. 600 bin yıllarına tarihlenmektedir. Bizans Dönemi’nde Dülük Kenti, Hititlerden beri süregelen kutsal şehir konumunu Başpiskoposlukla devam ettirmiştir. İslam akınları sonrasında oldukça tahrip olmuş, Başpiskoposluğun 7’inci yüzyılda Zeugma’ya taşınmasıyla birlikte dini merkez konumunu kaybetmiştir.
Nasıl Gidilir: Toplu taşıma araçları
9. KARKAMIŞ ANTİK KENTİ – GAZİANTEP
Karkamış Antik Kenti Karkamış ilçesi yakınında, Fırat’ın batı kıyısında, Türkiye-Suriye sınır hattı üzerinde, Yakındoğu Arkeolojisi’nin en önemli yerleşimlerinden biri olan Karkamış Antik Kenti yer almaktadır. Hitit İmparatorluğu’nun M.Ö. 12. yüzyılın başlarına doğru yıkılışını izleyen 300 yıl içinde kurulmuş olan Geç Hitit Krallıkları’nın en güçlüsü Karkamış Krallığı’dır. Yapılan kazılar sonucunda bulunan kabartmalar, M.Ö. I. bin yıl başlarındaki yaşam biçimine, giysilerine ve kültürüne ışık tutmaktadır. Karkamış kabartmalarının, büyük çoğunluğu bugün Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Nasıl Gidilir: Toplu taşıma araçları
10. YESEMEK AÇIK HAVA MÜZESİ – GAZİANTEP
Yesemek M.Ö.II’nci binin dördüncü çeyreği ile M.Ö.8’inci yüzyıl arasında, Yakın Doğu’nun en büyük taş ocağı ve heykel işleme atölyesiydi. İslahiye İlçesi’nin 22 kilometre güneydoğusunda bulunan Yesemek Köyü’nün Karatepe sırtlarında yer almaktadır. Yerli halk Hurriler’in çalıştığı atölye, bölgenin Hitit hakimiyeti altına girdiği, M.Ö.1375-1335 yılları arasında, İmparator I. Şuppiluma zamanında işletmeye açılmıştır. Bir ara faaliyeti zayıflayan atölyede Geç Hitit Krallıkları zamanında çalışmalar tekrar yoğunlaşmıştır. Yeni dönemde özellikle Hitit, Suriye, Arami ve Asur sanat unsurları ağırlık kazanmıştır. Oriantalizm adıyla anılan bu üslup, batıda gelişmeye başlayan Ege kültürlerini etkileyerek Yunan sanatının çekirdeğini oluşturmuştur.
M.Ö VIII. yüzyılın son çeyreğinde Asurlular’ca, faaliyetine son verildiği ve ustalarının Asur’a götürüldüğü bilinen atölyede, her şey olduğu gibi kalmış ve 1890 yılına kadar zaman donmuş gibidir. Üç yüzün üzerindeki yontu taslağının toprak altından çıkarılıp belli bir düzende sergilendiği Yesemek Açık Hava Müzesi’nde taslakların büyük çoğunluğunu kapı aslanları oluşturmaktadır. Sfenksler, kapı aslanları, oturan aslanlar, kanatlı aslanlar, Amanos Dağları’nı temsil eden Dağ Tanrısı kabartmaları, savaş sahnesi kabartmaları ve mimari parçaların kendi doğal ortamlarında sergilendiği alan, Gaziantep Müze Müdürlüğü tarafından çevre düzenlemesi yapılarak açık hava müzesi haline getirilmiştir.
Sonuç olarak büyük bir organizasyonla işletildiği anlaşılan Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi, taşların ocaktan kesilmesi, yontu taslaklarının hazırlanması ve tamamlanmasına kadar ki evrelerin teker teker örnekleriyle görülebileceği dünyada başka bir benzeri olmayan bir heykel okulu niteliğindedir. O dönemde bu büyüklükte bir sahayı kaplayan atölyeye ve atölyede meslek icra eden heykeltıraş sayısına, günümüzde meydana gelen teknolojik ve sanatsal gelişmeye rağmen ulaşmak mümkün olamamıştır. Bu durum o dönemde burada yaşayan insan topluluklarının sanata verdikleri önemin büyüklüğünü göstermektedir.
Yesemek Açık Hava Müzesi Ziyaret Saatleri Yaz Dönemi: 09:00-12:00 / 13:00-19:00
Yesemek Açık Hava Müzesi Ziyaret Saatleri Kış Dönemi: 08:00-12:00 / 13:00-17:00
Yesemek Açık Hava Müzesi Tatil Günleri: Her gün ziyaret edilebilir.
Yesemek Açık Hava Müzesi Giriş Ücreti: Ücretsiz
11. GAZİANTEP ARKEOLOJİ MÜZESİ – GAZİANTEP
Gaziantep Arkeoloji Müzesi İstasyon Caddesi üzerinde bulunmakta olup, arkeolojik kazılarla ve satın alma yöntemiyle oluşturulan ilgi çekici ve zengin bir koleksiyona sahiptir. Alt Paleolitik Dönem’den günümüze kadar kesintisiz iskân gören Gaziantep’te müze kurma çalışmalarının tarihi 1944 yılına dayanmaktadır. 1969 yılında İstasyon Caddesi üzerinde bulunan Arkeoloji Müzesi’nin teşhir ve tanzimi yapılarak hizmete açılmıştır. Müzenin eser yönünden zenginleşmesi ve Zeugma Antik Kenti’nden çıkarılan mozaiklerin de bir dönem Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmesiyle mekân yetersizliği ortaya çıkmış, 2011 yılında mozaiklerin Zeugma Mozaik Müzesi’ne taşınmasıyla Gaziantep Arkeoloji Müzesi Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yeniden projelendirilerek çağdaş müzecilik anlayışına uygun, birçok yenilikler ve modern sergileme yöntemleri kullanılıp, teşhir alanları genişletilerek 18 Mayıs 2017 tarihinde yeniden ziyaretçilere açılmıştır.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde Alt Paleolitik Dönem’den Cumhuriyet Dönemi’ne kadar olan sergileme üniteleriyle ziyaretçileri adeta geçmişten günümüze tarihsel bir yolculuğa çıkarmaktadır. Bu yolculuk zemin kattan başlayıp, tarihsel dönemlerin sıralanışına göre Cumhuriyet Dönemi’ne kadar uzanmaktadır. Zemin katta duvarlarda Gaziantep’in geçirdiği tarihsel dönemler ve Gaziantep’in tarihteki isimleri görsel olarak ziyaretçilere sunulmaktadır.
Jeolojik Dönem fosil ve kayaçları ile başlayan teşhir, Gaziantep’in Doğa Tarihi ve Alt Paleolitik dönemin özelliklerinin çarpıcı bir şekilde teşhiri ile devam etmektedir. Nesli tükenmiş olan Maraş Fili’nin eldeki iskeletleri de müzede sergilenmektedir. Paleolitik Dönem ünitesinin hemen yanında tarihin en önemli devirlerinden biri olan ve insanlık tarihine yön veren Neolitik Dönem’e ait taş heykel teşhiri ile devam etmektedir.
Gaziantep’in Kalkolitik ve Eski Tunç Çağı’nı temsil eden bölümde arkeolojik kazılarla ele geçirilen Şaraga, Sakçagözü, Gedikli, Tilmen, Zincirli ve Sam buluntuları sergilenmektedir. Eski Tunç Çağı’na ait bir mezar canlandırılarak buluntuları ile beraber teşhir edilmiştir. Gaziantep’te en önemli dönemlerden biri olan Geç Hitit Dönemi buluntuları müzenin zemin katında, ziyaretçilere dönemin özellikleriyle yansıtılmaktadır. Karkamış Antik Kenti buluntuları da burada sergilenmektedir. Bu bölümde Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen ortostatların replikası yapılarak Geç Hitit Dönemi’nin saray yapısı teşhir edilmiştir. Ayrıca bu bölümde Anadolu/Kuzey Suriye kökenli bir yapı türü olan ve Demir Çağı’nda Anadolu, Suriye, Filistin, Batı İran ve Mezopotamya’da kamusal mimarlıkta yaygın olarak kullanılan Bit Hilani plan tipi, mimari anlayışın özellikleri gözler önüne serilmektedir.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nin birinci katında Anadolu uygarlıkları, damga ve silindir mühürler, Dülük Antik Kenti ve taş eserler, Demir Çağı, Pers Dönemi, Kommagene Krallığı ve takılar sergilenmektedir. Müzenin zemin katında Gaziantep’in Klasik/Hellenistik ve Roma Dönemi’nin önemli buluntuları, kireç taşından yapılmış heykeller, mezar stelleri, Roma Dönemi’ne ait bir aile mezar odası da teşhir edilmektedir.
Zeugma Antik Kenti kazılarında bulunan, Zeugma kil mühür baskılarının bir bölümü, sikkeler, Gaziantep İslam Dönemi ve Osmanlı Dönemi’nde ele geçen buluntular da burada sergilenmektedir. Müzenin bahçesinde ise Hitit ve Geç Hitit Dönemi’ne ait bazalt taştan kabartma steller, mezar taşları, Roma Dönemi lâhitleri, çeşitli yapılara ait taş mimari eser parçaları bulunmaktadır.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi’ne nasıl gidilir?
Gaziantep Arkeoloji Müzesine gitmek isteyen ziyaretçilerimiz şehir içi ulaşım için kullanılan otobüs,minibüs ve taksi gibi ulaşım araçları ile “Forum Gaziantep” durağında tramvay içinse “Gar Durağı”nda inerek müzemize gidebilir.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi Ziyaret Saatleri Yaz Dönemi: 09:00-19:00
Gaziantep Arkeoloji Müzesi Ziyaret Saatleri Kış Dönemi: 09:00-17:00
Gaziantep Arkeoloji Müzesi Tatil Günleri: Her gün ziyaret edilebilir.