Gılgamış Biyografisi
Uruk’un yarı efsanevi kralı Gılgamış, Dünya ’nın ilk destan kahramanıdır.
Gılgamış, Uruk’un yarı efsanevi kralıdır. Gılgamış’ın babası rahip-kral Lugalbanda, annesi tanrıça Ninsun ’dur. Gılgamış süper insan eforuna sahip olan ve oldukça uzun bir yaşam sürdüğü söylenen, Sümer Kral Listelerine göre 126 sene yaşadığı söylenen bir yarı-yaradan idi.
Gılgamış, Fırat ’ın Dicle ’yle oluşturduğu deltanın kuzey kıyısında, şimdiki Bağdat ’ın 300 kilometre kadar güneyinde yer alan Uruk’un 5. kralı kabul edilmekte ve onun tesiri, ilahi konumuna ait mitler, yaptığı işler etrafında büyüdü ve en sonunda Gılgamış Destanı‘nda doruğa erişti.
Gılgamış Destanına mevzu olan kral Gılgamış Muhtemelen MÖ 2800 ile 2500 arasındaki bir zaman aralığında Mezopotamya ’daki Uruk kentinde karar sürmüştür. Vefatından sonra yaradansallaştırılmıştır.
Uruk kralı Gılgamış M.Ö. 27. – 26. asırlarda yaşamış reel bir hükümdar olabilir; ama destanda anlatılan kahramanca işler, evvelki yarıyıllara ait vakaları da yansıtır ve onun yarıyılında kraliyetin inanılmaz yüksek bir gelişmişlik seviyesine vardığına işaret eder.
MÖ. 2112-2004 senelerinde Ur’un üçüncü hanedanlığı yarıyılında Sümer efsanelerinde ehemmiyetli bir karakter olmuştur. Gılgamış’ın efsanevi kahramanlıkları günümüze kadar gelen beş Sümer şiirinde anlatılmıştır.
Ebediliğin ve balakanın peşindeki insanı gururlandırarak anlatan Gılgamış Destanı, günümüze kalabilmiş, bilinen en daha önceki destandır.
Gılgamış Destanı, Akat ve Sümer dillerinde yazılmış tabletlerden derlenmiştir. Ebediliğin ve balakanın peşindeki insanı gururlandırarak anlatan Gılgamış Destanı, Gılgamış ’ın vefatından bin sene kadar sonra yazılmıştır ve günümüze kadar gelebilmiştir. Bunlardan günümüze 12 tablet kalabilmiştir. Ama bu tabletler noksan olduğu için destan metninin bütünü elde edilememiştir. Hakikatinde bir tablet daha bulunmuştur ancak vakaların sırasına uymamaktadır ve bu surattan ayrı bir versiyon olduğu düşünülmektedir.
1855 senesinde şimdiki Musul şehrinin yakınlarında ve Dicle Nehri’nin doğu kıyısında bulunan, bir yarıyıl Asur Devleti’ne başkentliğini yapan bir Antik çağ kenti Ninova ’da yapılan kazılarda, Asur Kralı Asurbanipal ’in MÖ. 7. asırda derlettirdiği tabletler bulunmuş, daha sonra Türkiye–İran hududunda ve Irak ’taki Nippur antik kenti kazılarında bulunan tabletler de ilave edilmiştir. Ayrıca Türkiye ’de Sultan Tepe ve Boğazköy ’de yapılan kazılarda da destanını bazı bulunmuşsa da henüz tümü gün ışığına çıkarılmamıştır.
Tabletlerdeki metne göre destan, Gılgamış ’ın özelliklerini methiyeyle anlatarak başlar. Yarı insan, yarı yaradan olan Gılgamış karada ve denizde olan biten her şeyi bilen başarılı bir yapı ustası ve yenilmez bir savaşçıdır. Destanının, öbür bvefatlarında Gılgamış ’ın başından geçen maceralar anlatılır. Derinlemesine hikâye cinsinin en banal üstü biçimde anlatıldığı Gılgamış, usların tamamen özgür ve doğaçlama melekesini gözler önüne sermektedir.
Gılgamış heykeli Asurlular Yarıyılı, Gılgamış ile Enkidu
İlk macera Gılgamış ile Gök Yaradanı Anu arasında geçer. Ulusuna acımasız davrandığı için Gılgamış ’a hiddetlenen Anu, onu öldürmek için kaba bir hayvan olan Enkidu ’yu üzerine salar. Enkidu ile Gılgamış arasındaki savaşta Gılgamış üstün kazanç. Daha sonra Enkidu Gılgamış ’ın en yakın arkadaşı ve dayanakçısı olur.
Bunun ardından gelen macera Gılgamış ile aşk tanrıçası İştar arasında yaşanır. İştar Gılgamış ’a evlenme teklifinde bulunur. Gılgamış bunu red eder. Şerefi kırılan İştar Gılgamış ’ı öldürmek için yeryüzüne bir boğa yollar. Gılgamış, Enkidu ’nun da dayanağıyla boğayı öldürür. Enkidu düşünde, boğayı öldürdüğü için yaradanlar tarafından vefata mahkûm edildiğini görür.
Destanın bundan sonraki bvefatıyla alakalı tabletler bulunamamıştır. Ama destanın devamının yer aldığı Gılgamış ’ın Enkidu için yaktığı ağıtı, tertip ettiği cafcaflı cenaze merasimini, sonunda Enkidu ’nun ölüler dünyasına göçtüğünü anlatan tabletler bulunabilmiştir.
Enkidu ’nun vefatını Tufan hikayesi izler. Tufan, yeryüzünün sularla dolup taşmasının hikayesidir. Gılgamış destanında Tufan ’ı tanrıça İştar ve Bel ’in başlattığı anlatılır. Gılgamış, Tufan ’dan kurtularak, sağ kaldığını bildiği Utnapiştim ’i bulmak üzere yola çıkar. Utnapiştim ebediliğin gizemini bilen bir bilgedir.
Utnapiştim ’i bulan Gılgamış, onun verdiği ebedilik otuyla gençliğine yine dönecek ve ebediliğe kavuşacaktır. Ama destanının insanlar için en üzücü bvefatı burada başlar. Zira Gılgamış ebedilik otunu yemeye fırsat bulamadan onu bir yılana kaptırır ve Uruk ’a eli boş döner. Bazı kaynaklar, Gılgamış ’ın ebedilik otunu milletiyle birlikte yemek istediğini belirtir. Destan, Gılgamış ’ın vefat karşısında bozgunuyla biter.