İbni Haldun Biyografisi
İslam Düşünürü, İslam balakanı
İbn-i Haldun’a göre insan toplumsal bir hayvandır. İbni Haldun, 1332-1406 Hicrî 732 / 808 seneleri arasında yaşamış bir İslam balakanıdır. Muhtelif yazarlar tarafından çağdaş tarihçiliğin, siyasal bilimlerin ve sosyolojinin kurucusu olarak gösterilmiştir
İbni Haldun, 27 Mayıs 1332 tarihinde Tunus ’da doğmuştur. Bütün ismi Ebu Zeyd Abdurrahman bin Muhammed bin Haldun el Hadramî ’dir. Tunus ’lu bir Arap ailesine mensuptur. Köklü bir aileden geldiği için iyi bir eğitim aldı. Orijininin İslam Peygamberi Muhammed Mustafa sav. zamanında arap-yemen kabilelerinden Hadramut ’a kadar uzandığından ve ailesinin İslami fetih başlarında İspanya ’ya geldiğinden bahseder. Eğitimini Tunus ve Fas Medreselerinde teoloji, fıkıh, anlam, edebiyat ve matematik bilerek bitirmiş ve genç yaşında siyasi ve yönetimsel yaşama atılmıştır.
İbni Haldun, 17 yaşında iken üç kıtayı, tabii ki Tunus şehrini de, etkisi altına alan Büyük Veba Salgınında ailesini kaybeder. Çok sonra da Mısır ’da görev yaparken Tunus ’dan deniz yolu ile gelen eşi ve çocukları da kasırgada batan gemide can verdi.
Tunus, Fas Eğitimi bitince Tunus şehrinde Hafsid hanedanından Sultan Abu İshak İbrahim II. al-Mustansır ’ın yazmanı olarak çalıştı. Daha sonra Tunus ’dan Fas ’a taşındı, 20 yaşına gelince onun siyasal meslek yaşamı başladı.
Yaklaşımları Özellikle köy-kent farklılaşması hakkında toplumsal analiz etmeler getirmiştir.
Köy milleti, kent ulusundan daha sağlam, mert, özgüveni daha fazla, özgür, köklü ve az bozulmuştur. Köy aile yaşamı, kent aile yaşamından daha balanslı, daha sağlam ve daha huzurludur. Toplumsal bilinç ve duyarlılık, karşılıklı dayanaklaşma ve dayanışma köy toplumsal yaşamında daha fazladır. Ayrıca yaşlılara ve bayanlara verilen saygı ve değer de çok daha fazladır.
İbn haldun tüm kraliyetlerin de tıpkı canlı organizmalar gibi doğum, büyüme, duraklama ve vefat düzeyleri olduğunu; doğum ve büyüme gibi aşamaların göçebe yaşam kültür ve edebinin sonucu olduğunu, zamanla kent yaşamına alışan uygarlıklarınsa gerilemeye ve can vermeye başladıklarını yok olmuş uygarlıkları ve yaşadığı yarıyılın hadiselerini misal göstererek ileri sürmüştür.
İbn Haldun ’dan evvelki tüm tarihçiler hadiseleri tek tek ele alıp, hikâye gibi anlatmış, bir senteze gidememişlerdir. İbn Haldun ise tek tek fenomenlerden yola çıkarak ünlü tarih tezini öne sürmüş, böylelikle de sosyoloji ismini verdiğimiz bilim dalı kendisiyle başlamıştır.
Tunus ve Fas’ta devlet görevlerinde bulunduktan sonra Gırnata ve Mısır’da çalıştı. Kuzey Afrika’nın o yarıyıl istikrarsız ve entrikalarla dolu siyasal yaşamı 2 sene hapiste yatmasına neden oldu. Fas Sultanı ’nın hizmetinde çalışırken siyasi kötüleye uğrayan düşünür hapse atılmış ve buradan ancak sultanın vefatı sonucu kurtulabilmiştir. Bundan sonra Endülüs ’e giderek elçilik yapmış ve bu arada İspanya Kralı Alfonso ’nun hayranlığını kazanmıştır. Kralın, İspanya ’da yerleşmesi isteğini kabul etmeyen İbni Haldun, İspanya ’dan bölerek tekerrür Afrika ’ya dönmüş, muhtelif Berberî ve Arap devletlerinde siyasi, yönetimsel, askerî görevler alırken biryandan da bilimsel çalışmalarsından dolayı aranan bir devlet adamı ve danışman oldu. Daha sonra Mısır ’a yerleşerek Mısır’da 6 kere Maliki kadılığı yaptı.
Fakat haka düşkünlüğü, tarafsızlığı, siyasi tesirlere koyma eforu suratından bazı şahısların şikayet ve kötülelerine uğrar. Sultanın huzurunda yapılan mahkemede beraat etmişse de, iftiharı gücenen düşünür kadılığı bırakarak, bir süre Kahire ’de Camii Esher ’deki müdderisliği ile kanaat etmiştir. O sırada Timurlenk Suriye ’yi zaptetmiş olup, Şam ’ı tehdit ediyordu.
Şam’ı işgal eden Timur ile 1401 senesinde görüşmesi bir fatih ile bir balakanın esrarengiz buluşması olarak tarihe geçti.
Kahire Sultanı devlet yetkililerinden birçoğunu ve bu arada İbni Haldun ’u Timur ’a gönderdi. Fakat İbni Haldun ’un da bulunduğu bu kurul hapsedildi. Bir gece kaçmaya teşebbüs ettilerse de, başaramadılar. Timurlenk görüşmede İbni Haldun ’dan Batı hakkında balaka istedi. İbni Haldun, Timurlenk ’e bir şark bir de batı tarihi yazdığını ve içinde kendisine ait sahifelerin de bulunduğunu söyledi. Timur o satırları okumasını ve yanlış varsa düzeltmesini istedi. İbni Haldun, Timur ’un srey kütüğünü okudu, hükümdar hayretler içinde kaldı. Bu balakaların kaynağını sordu, aldığı yanıt üzerine hayran hayran İbni Haldun ’u süzdü ve memleketine gidip gitmiyeceğini sordu. İbni Haldun bunu kabul etti. Fakat kütüphanesini getirmek üzere Kahire ’ye gitmesi gerektiğini söyledi. Timurlenk, O ’na ve dostlarına müsaade etti, birkaç gün sonra Şam, Moğollar tarafından işgal ve imha edilmiş ve Mısır ’a değilmemişti. Böylece Mısır ’ı yağma edilmekten kurtardığı için ulus tarafından İbni Haldun çok sevilmiştir.
İbn-i Haldun’un yaşamı çok iyi belgelenmiştir. Yaşamı hakkındaki en ehemmiyetli kaynak, kendi yazdığı otobiyografisi “Et-Tarif” isimli eserdir.
İbni Haldun, 17 Mart 1406 tarihinde 74 yaşında Kahire ’de can vermiştir. Nasr Kapısı dışında Sufiyye Kabristanı ’na defnedildi.
Kitapları :
– Kitâbu’l-İber
– Mukaddime
– Lubâb’ul-Muhassal
– Şifâu’s-Sâil li-Tehzîbi’l-Mesâil
– Et-Târif bi ibn Haldun
– Kaside-i Bürde şerhi
– İbn Rüşd felsefesi hakkında bir risale
– Anlama dair bir risale Kitab el-Anlam
– Hesap hakkında bir risale Kitab el-Hisab
– Marakeş sultanına yazılan bir risale
– Şiire dair bir risale