İbrahim Müteferrika Biyografisi
Matbaacı, yayımcı, yazar ve çevirmen
Osmanlı devletinde basımevi kurup Türkçe kitap yayımlayan ilk kişidir. Matbaa denilince akla ilk onun ismi gelir.
İbrahim Müteferrü Romanya’da Macaristan’ın Kolojvar şehrinde doğmuştur. Müslüman olmadan evvelki ismi bilinmemektedir. 1692 senesinde İkinci Viyana Kuşatması’ndan sonraki savaşlarda Osmanlılara esir düştü. Türkler tarafından esir olarak İstanbul’a getirildi. Burada Müslüman oldu, Türkçe öğrendi Osmanlı devletinin kanun ve yöntemlerini kısa müddette anlayarak süratle yükseldi ve müteferrikalık yaptı. “Müteferrika”, sarayda padişah veya vezirlerin işlerine bakan ve emirlerini ilgililere duyurma misyoni yapan hademe demektir.
1715 senesinde Avusturya ’ya tertip edilen sefer sırasında, haberleşme mevzusunda devlete hizmet etti. 1717 ’de Osmanlı Devletine sığınan Doğu Macaristan ’daki Macarların reisi olan Rakoczi Rakoçinin yanında uzun zaman vazife yaptı. Bu misyoninde Osmanlı devlet adamlarının ve Rokoczi ’nin takdir ve itimadını kazandı.
İbrahim Müteferrika, Latince, Macarca, Arapça ve Farsça bilmesinden dolayı âde dinleyen kulağı olmuştur. Hem III. Ahmet hem de I. Mahmud dönemlerinde hemen her mevzuda kendisinden faydalanılmıştır. Resmî misyonlari arasında diplomatlık, mihmandarlık, çevirmenlik, müteferrikalık ve hacegânlık vardır. Ancak Müteferrika daha çok bir tarihçi, bilim adamı, yazar ve matbaacıdır.
İslâm’ın inançlarını açıklayan “Risale-i İslâmiye” isimli minik bir kitap yazdı. 1715 senesinde III. Ahmet’in bir mektubunu Viyana’ya Prens Eugene’e götürdü.
Başka diller de bilmesinden dolayı başka devletlerle olan görüşme heyetlerinde bulundu.
Macaristan’daki öğrenimi sırasında basım işlerini öğrendi. İstanbul ’a gelince matbaa kurmak istedi. İstanbul’da bir basımevi kurmak isteyen Sait Efendi ile bir matbaa kurmak için çalışmalara başladı. Veziriazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Matbaanın açılmasına ancak dini olmayan eserler basmak koşulu ile izin verdi. Ve Şeyhülislâm Abdullah Efendi’den dinle ilgili olmayan eserlerin basılabileceği güzergahında bir fetva alındı. 16 Aralık 1727 tarihinde matbaa çalışmaya başladı.
Makina ve Latin alfabesi kalıpları yurtdışından getirtildi. Arap alfabesi kalıplarının kaynağı ise sarih değildir ve Müteferrika tarafından yapıldığına dair bulgular vardır. Yalova’da bir kâğıt fabrikası Kağıthane-i Yalakabad heyetti.
İbrahim Müteferrika’ya reel şöhretini kazandıran matbaacılığıdır. Matbaasında bastığı ilk kitap 1729 senesinin başlarında basılan Vankulu Lugatı’dır. Bu matbaada basılan kitapların tarih, coğrafya, dil ve askerlik ile ilgili olduğu dikkat çekmektedir. İbrahim Müteferrika, bastığı kitapların çoğuna ilaveler ve açıklamalar yapmış, bazılarına ise anekdotlar ve haritalar ilave ederek zenginleştirmiştir.
1743 senesinde bir atama emrini götürmek için Dağıstan’a gitti. Bu yolculuktan döndükten sonra, Divân-ı Hümâyun tarihçiliğine getirilmiş ve 7 Kasım 1745 ’te bu misyoninden bölmüştür. Bu sıralarda Yalova ’da kâğıt fabrikası kurma girişimlerinde bulunmuş, Lehistan ’dan akıldalar getirtmiştir. Artık bir hayli ihtiyarlamış ve yorgu1747 ’de can vermiştir. Evvel Aynalıkavak Kabirliği ’na defnedilmiş, kabri daha sonra 1942 senesinde buradan alınarak Galata Mevlevihanesi ’ne nakledilmiştir. İbrahim Müteferrika’nın vefatından sonra, matbaanın işletme izni Rumeli kadılarından İbrahim Efendi ile Anadolu kadılarından Ahmed Efendi’ye verilmiştir.
İlim ve fen adamı olan İbrahim Müteferrika ’nın Latinceden çevirileri ve fen kitapları vardır. Bunlardan astronomiye ait AfganTarihi, Usulu ’l-Hikem fi Nizami ’l-Ümem, Füyuzat-i Miknatisiyye ile Risale-i İslamiyye isimli dini kitapları basılmıştır. Dürüst, terbiyeli, faziletli, vefakar ve çok çalışkan bir zat olan İbrahim Müteferrika, Şark ve Garb dillerini bir araya toplayan bir lügat kitabı hazırlamak istedi ise de ömrü vefa etmedi.
Kapalı Çarşı ’nın Fesçiler Kapısı ile Beyazıt Sırçaii arasında yer alan Sahaflar çarşısında ise İbrahim Müteferrika’nın bir büstü bulunmaktadır.
İbrahim Müteferrika’nın matbaası tarihteki ilk Müslüman Türk matbaasıdır. Fakat Türkiye’de gayrimüslimlerin daha evvel açmış bulundukları matbaalar vardır.
İbrahim Müteferrika kurduğu matbaasında ömrü boyunca toplam 17 ayrı kitap basmıştır:
Bastığı Kitaplar :
1. Kitab-ı Lügat-ı Vankulu Sihah El-Madeni, 2 cild halinde, 1729
2. Tuhfet-ül Kibar fi Esfar el-Bihar, 1729
3. Tarih-i Seyyah, 1729
4. Tarih-i Hind-i Garbi, 1730
5. Tarih-i Timur Gürgan, 1730
6. Tarih-I Mısr-i Kadim ve Mısr-i Cedid, 1730
7. Gülşen-i Hülefa, 1730
8. Grammaire Turque, 1730
9. Usul el-Hikem fi Nizam el-Ümem, 1732
10. Fiyuzat-ı Mıknatısiye, 1732
11. Cihan-nüma, 1732
12. Takvim el-Tevarih, 1733
13. Kitab-ı Tarih-i Naima, 2 cild halinde, 1734
14. Tarih-i Raşid, 3 cild halinde, 1735
15. Tarih-i Çelebizade, 1741
16. Ahval-i Gazavat der Diyar-ı Bosna, 1741
17. Kitab-ı Lisan el-Acem el Müsemma bi-Ferheng-i Şuuri, 2 cild halinde, 1742
Yazdığı Kitaplar :
Risâle-i İslamiyye, 1710
Vesilet-üt-Tıbâa, 1726
Usul el-Hikem fi Nizam el-Ümem, 1732
1726 senesinde yazdığı ikinci eser Vesile el-Tıbâ ’a Matbaanın Gerekleri isimli çalışmasıdır. Matbaanın gerekliliğini, önemini, sağlayacağı bereketleri anlattığı bu çalışmasını, İbrahim Müteferrika daha sonra yayımladığı ilk kitap olan Vankulu Lügati ’nün baş tarafına eklemiştir.
Vesile el-Tıbâ ’a Matbaanın Gerekleri isimli On maddelik bu çalışma şöyledir:
1- Lügât, tarih, kurul astronomi, coğrafya ve devlet işleriyle ilgili önemli eserlerin basım yoluyla arttırılması her sınıf ulusun tahsil gidişatının yükselmesi için bereketlidir.
2- İslam devletlerinin kuruluşundan o zamana kadar yazılmış değerli eserlerin basılması, bu kitapların Müslümanlar arasında dağılmasını sağlar.
3- Basım yoluyla arttırılacak eserlerin yazıları sarih ve hoş, yanlışsız olacağından, öğrenciler ve hocalar okudukları ve okuttukları eserlerin Doğruluğundan emin olurlar. Basılan eserlerin mürekkepleri sabit olduğundan yazmalarda olduğu gibi rutubetten çabucak bozulmaz ve kesintisiz kalıcı olur.
4- Basım kârlı bir iştir. Bir cilt yazmak zahmeti ile binlerce cilt Doğru yazılmış eser elde edilir. Böylece kitapların fiyatları ucuzlayacağından zengin fakir herkes, öğrenciler de dâhil, kitap satın alabilir.
5- Basılmış eserlerin başlarına kısa ve sonlarına uzun fihristler ilave etmek suretiyle istenilen bir şeyin eserde basitçe bulunması sağlanır.
6- Basılı kitapların ucuz olması nedeniyle, onları herkes, hatta taşra şehirlerindekiler de satın alabilir. Bundan dolayı da cehaletin ortadan kalkması olası olur.
7- İstanbul ’da ve imparatorluğun öbür şehirlerinde matbaa sayesinde kütüphaneler kurulur. Öğrenciler tahsilleri için kitabı basitçe temin edebilir ve memleket kalkınır.
8- Osmanlı padişahları yaptıkları savaşlar suratından, İslamlığın suratını ağartmış ve ününü yükseltmişlerdir. Kitaplar basım yolunu arttırılırsa, Müslümanlara ayrıca büyük hizmet etmiş olurlar.
9- Avrupa Devletleri, Arapça, Farsça ve Türkçe yazılmış eserlerin değerini bildiklerinden onları bastırmaktadırlar. Örneğin; Kânûn, Şifâ, Nüzhet el-Müştak ve Öklides vb. eserleri bastırdıkları bilinmektedir. Ancak şimdilik bastıkları eserlerin yanlışlarını düzenleyecek adamları olmadığından, bu kitaplar yanılgılarla doludur. Eserler Mağrib yazısıyla basıldığından hoş değildir. İleride Doğu dillerinden kavrayan bilgili insanlar bulunarak bastıracakları eserleri İslam memleketlerine yollayarak para çekebilirler. Müslümanlar, diğer hususlarda Hristiyanlardan ileride olduklarından basım sanatında da onları geçmelidirler.
10- Bu yararlı sanatın alınması eskiden düşünülmüş ve devlet yöneticileri vükelâ-i devlet mevzuyu incelemişse de, uğraştırıcı ve külfetli bir iş olması ve basım sanatından kavrayan bir kimsenin bulunmamasından dolayı ileri bırakılmıştır. İslamiyet ’i benimsemiş bütün milletlerin kitaba ihtiyaçları fazladır. Basımın kabul edilmesi ve eserlerin basılması, devletin nam ve şerefini artıracaktır.