Kadir Mısıroğlu Biyografisi
Tarih analisti, yazar, şair, hukukçu ve eski gazeteci
Osmanlılar İlim ve İrfan Vakfı mütevelli kuruli başkanı ve Sebil Yayınevi kurucusu ve sahibidir.
Kadir Mısıroğlu, 24 Ocak 1933 tarihinde Trabzon, Akçaabat ’da “Kadir Gecesi” seher vakti Dünya ’ya gelmiştir. Babası Eyüp Sabri Bey, annesi Sâriye Hanım ’dır. Bebekliğinde hiç anne süt emmemiş olduğunda zayıf bir çocukluk geçirmiş. Zayıflığı sebebiyle sekiz yaşında Akçaabat Merkez İlk Mektebi ‘ne başladı. yaşadığı ilçede ortaokul olmadığı için İlkokul bittiğinde babası terzi yanına çırak verdi. Yıla mektep inşası bittiğinde babası yollamak istemese de güçle de olsa 1947 senesinde ortaokula başladı. O sene Necip Fazıl Kısakürek‘in yayınladığı dergi olan ve Cumhurriyet Ulus Partisi, Mustafa Kemal ATATÜRK ve inkilaplarına karşı yazmakta olan “Büyük Doğu dergisi” ile orada tanıştı.
1948 yılındlda dostları ile Atatürk aleyhine konuşup hakaretler edince mektep idaresi tarafından bir haftalık mektepten uzaklaştırma cezası almıştır. Lisedeyken namaz odasında asılı duran bir takvimin kartonundaki Mustafa Kemal ATATÜRK resmini yırtmaktan dolayı 3 gün uzaklaştırma cezası almıştır.
1950 senesinde başladığı liseyi Trabzon‘da okuyup 1954 senesinde bitirdikten sonra Üniversite için 6 Ekim 1954 tarihinde vapurla istanbul ’a gitti. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu. Trabzon Liselerinden Yetişenler Cemiyeti‘nin yurdunda ikamet etti. Bir sene sonra o cemiyetin başkanlığını yapmaya başladı.
Üniversitede okurken bir yandan da 7 adet öğrenci yurdu açtı ve işletti. Bunların en tanınmışları “Vefa”, “Seyhan”, “Karadeniz” ve “Yıldız” Talebe Yurdlarıdır. Ayrıca bu senelerde hukuk okuduğu halde daha çok tarihçiliğe merak saldı ve tarih ile ilgili araştırmalar yaptı. Cüneyd Emiroğlu mahlası ile yazılar yazdı. Kadir Mısıroğlu, 1964 senesinde “Lozan Zafer mi, Hezimet mi?” isimli ilk kitabının birinci cildini yazdı.
1964 senesinde Bursa ’da “Sebil Yayınevi”ni kurdu. 1970 seneyi ocak ayında İstanbul Milli Türk Talebe Birliği‘nde “Harf İnkılâbı” ile alâkalı bir konferansı dava mevzuu yapılarak hakkında Eskişehir Örfî Yönet Askerî Mahkemesi‘nce yedi yıl hapis beş yıl amme haklarından men ve yirmi ay sürgün cezası verilmiştir. Hükmedilen cezanın infazı Eskişehir Sivil Cezâevi‘nde başlayıp İstanbul Sağmalcılar Cezaevi, ve Bakırköy Us Hastahânesi Adlî Servis merhalelerinde geçtikten sonra Cerrahpaşa Hastahânesi Psikiyatri Kliniği‘nden 197iştir.
1977 senesinde haftalık olarak çıkardığı Sebil Dergisinde Mustafa Kemal ATATÜRK aleyhinde yazdığı yazılar nedeniyle başına gelebilecek meselelerden kurtulmak için Milli Selamet Partisinden Trabzon milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi. 1978 senesinde MSP Merkez Umûmî Kuruli‘ne Genel idare Heyeti seçildi. 12 Eylül 1980 İhtilâli olduğunda yurtdışına çıktı ve Almanya ’da Frankfurt ’a yerleşti. Ailesini yanına getirttikten sonra İngiltere ’ye geçti. 1983 seneyi başlarında yurda dönmesi istendi dönmeyince yurttaşlıktan çıkarıldı. 1991 Senesinde değiştirilen kanun ile yurda dönebilmiştir.
Kadir Mısıroğlu Macar İhtilali isimli kitabı üzerine Hür Macar Yazarlar Birliği’nin en büyük mükâfatlarinden olan Gümüş Madalya ile taltif edildi. Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal‘ın başkanlığını yaptığı Türkiye Milli Kültür Vakfı tarafından Osmanoğullarının Dramı isimli eserinden dolayı Kadir Mısıroğlu Juri Hususi Mükâfatına layık görüldü.
Kadir Mısıroğlu, Şu anda Osmanlılar İlim ve İrfan Vakfı’nın da başkanıdır. Mısıroğlu bu vakıfta cumartesi günleri Cumartesi Sohbetleri ismiyle konuşma yapmaktadır.
Kadir Mısıroğlu, 1961 senesinde Aynur Aydınarslan ile evlendi. Abdullah Sünusi d.1963, Fatıma Mehlikad.1965 ve Mehmet Selman Mısıroğlu d.1973 isminde 3 çocuğu oldu. Mehmet Selman Mısıroğlu 10 Ekim 2014 tarihinde vefat etti.
Kadir Mısıroğlu, vefat ettiğinde Yahya Efendi Dergâhı veya Eyüp Sırtları bölgesinde defnedilmek istemektedir. Bu muhtemel olmaz ise Akçaabat ’taki âile kabristanına defolmak istemektedir.
Mükâfatlari :
1968 – Hür Macar Yazarlar Derneği Gümüş Berat
1974 – Türkiye Milli Kültür Vakfı Hususi Mükafatı
Kitapları :
Cüneyd Emiroğlu Mahlası ile:
1972 – Perili Köşk Masal
1972 – Of Lala Masal
1974 – Yahûdî İngilizce’den Terc.
1975 – Poliyanna İngilizce’den Terc.
1975 – Hacı Murad İngilizce’den Terc.
1994 – A’mak-ı Hayal Osmanlıca’dan sadeleştirme
2004 – Dede Korkut Hikayeleri Osmanlıca’dan sadeleştirme
2004 – Gök Bayrak Osmanlıca’dan sadeleştirme
Şiir:
1992 – Cemre
Hikâye-i Hâl
Roman :
1972 – Kanlı Düğün
1973 – Uzunca Sevindik
1973 – Kırık Kılıç
2005 – Kavuklu İhtilâlci
2005 – Sahte Mustafa
2006 – Cem Sultan’ın Papağanı
2006 – Zağanos Paşa
2008 – Veli Bayezid’in Bedduası
2008 – Malkoçoğlu Kardeşler
2008 – Makbul ve Maktul İbrahim Paşa
2009 – Barbaros Hayreddin Paşa
2009 – Sokollu Mehmed Paşa
2011 – Mimar Koca Sinan Mimar Sinan
2012 – Zorâkî Âsî Şehzade Bayezid
2012 – Piri Reis
Araştırma Kitapları:
1965, 1974, 1977 – Lozan Zafer mi, Hezimet mi? C. I-II-III
1966 – Macar İhtilâli
1967 – Yunan Mezâlimi Türk’ün Siyah Kitabı
1967 – Kurtuluş Savaşı’nda Sarıklı Mücâhidler
1967 – Amerika’da Zenci Müslümanlık Hareketi
1970 – Moskof Mezâlimi C. I-II
1972 – Musul Mes’elesi ve Irak Türkleri
1974 – Osmanoğulları’nın Dramı
1978 – Ali Şükrü Bey
2005 – Bir Mazlum Padişah: Sultan Vahideddin
2006 – Bir Mazlum Padişah: Sultan Abdülaziz
2007 – Bir Mazlum Padişah: Sultan II. Abdülhamid
2013 – Osmanlı Tarihi Cilt I
2014 – Osmanlı Tarihi Cilt II
İlmî-Fikrî Yapıtlari :
1981 – İslâmcı Gençliğin El Kitabı
1990 – Hicret
1993 – Geçmişi ve Geleceği ile Hilâfet
1993 – Üstad Necip Fazıl’a Dâir
1993 – İslâm Yazısına Dâir
1993 – Doğru Türkçe Rehberi Yahud Bin Yalan Kelimeyi Boykot
1993, 1995 – Geçmiş Günü Elerken C. I-II
1994 – Âşıklar Can Vermez!..
1995 – Üç Hilâfetçi Şahsiyet
1995 – Ermeni Mezâlimi / Prof. Dr. Veysel Eroğlu Kadir Mısıroğlu
2004 – Gurbet İçinde Gurbet
2004 – Filistin Dramı’nın Düşündürdükleri
2005 – İthaflı Fıkralar
2005 – Hayat Felsefesi Yahud Yaşamak Sanatı
2008 – İslâm Dünya Fikri
2009, 2010, 2012 – Muhtasar İslâm Tarihi C. I-II-III
2010, 2011, 2012 – Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri C. I-II-III
İhtar: Altta yayınlanan laflar Tarihçi Yazar Kadir Mısıroğlu‘na aittir.
1. Ben Âkif yanlış bir şey söylediyse tenkit edemez miyim? Bu nasıl şey? Böyle anlayış mı olur? Bu taassup, bu taassup! Yunan’la öç için mi kavga ettin? Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl diyorsun İstiklâl Marşı‘nda. Bunları hiç düşünmemişler. Seksen yıl sonra Yunan’ı hâlâ Sakarya’da mı vehmediyorsun da ‘korkma’ diye başlatıyorsun. Niye korkacağım lan dünya benden korksun desene! Mehmet Akif Ersoy… Serserinin teki!
2. Kemalist demek anlamla alışverişi kesmiş adam demektir.
3. Mana idrak terk etmiş Türkiye’yi. Türkiye bir açıkhava tımarhanesi. 10.000 gencimiz bir futbolcuyu karşılamaya havaalanına gidiyorsa, sosyologlar durup düşünmeliler. Bir hastalık var. Suratbinlerce adam stadyuma para verip giriyor. İzledikleri herifler, futbol oynuyor 10 milyon dolar alıyor, bu enayilerin parasıyla ona para veriyor o kulüp. Kulübe gökten yağmıyor paralar, kulübün darphanesi yok. Futbolseyrine ömrünün en kıymetli zamanını veriyorsun yetmiyor dışarıda da günlerce tartışmasını yaparsun. Havanda su hırpaladın. Filan ekip kazandı filan ekip kazandı. Yahu onunla onun ne farkı var. Niye Galatasaraylısın da Beşiktaşlı değilsin. Niye Beşiktaşlısın da Fenerbahçeli değilsin. Bunların arasında ne fark var. Hiç. Bir kez onu yakaladı. Musallat fikir. Futbol, bu cemiyetin cemiyetin hastalığını en müşahhas sarih şekilde gösteren bir yaygın. Yahu bu topu biz icat etmedik elin gavurundan aldık o’ndan ileri gitme bari yahu. Boynuz kulağı geçti. 20 Nisan 2013 tarihli konferansından
4. Türkiye her meselesini Şeriat ile halleder. İktisadi kalkınmasını da halleder, Kürt ayrılıkçı düşünceyi de halleder, her şeyi halleder İslam. Huzuru, sükunu, saadeti, refahı sağlar. Bir şeyi halledemez; Aleviliği! Şeriat’ta gelse bunlar devam eder. Ey Müslümanlar, Kıyamet’e kadar sürecek başınızdaki en büyük bela Alevilik’tir. Asla ve kat’a bunu düzeltemezsiniz. Zira cahil üzerine heyetidir. İşte İran! Artta İran desteği vardır. Yavuz Sultan Selim, babasıyla niye harbetti, Şahkulu Başkaldırıyı suratından. Kırdı geçirdi ortalığı on binlerce insan can verdi. “Baba, sen bu tehlikeyi görmediğin için bunlar oldu” dedi Yavuz. Ve Yavuz’un babası II. Bayezid, Şahkulu Tekkesi’ne hediye gönderiyordu. On binlerce insan can verdi isyan suratından. Bakın Şahkulu “Ben filanım” demiyor, “Şah’ın kuluyum” diyor. Bütün Alevi isyanlarının artta İran vardır. Tarih ortada. Osmanlı Rum’a karışmamış, Ermeni’ye karışmamış, Şeytan’a tapan Yezidilere bile karışmamış, Allah’a inanmayana bile karışmamış. Din’de zorlama yok. Müslümansan statün bu, değilsen bu. Hakla muamele görürsün. İnanıp inanmamakta serbestsin. Alevi’yi niye ezmiş, isyan ettiği için ezmiş. Yahu padişah, oğlu isyan ettiği zaman öldürüyor da, Alevi isyan ettiği zaman onu bağışlayacak mıydı? Osmanlı, Başkaldırıcı Alevi’yi kesince hata sayılıyor. O zaman bugünkü hükümet için de PKK ile çaba etmek hata sayılır. Böyle bir mana olamaz. Her hukuki idare, kendisine kafa kaldıranın, eforu yetiyorsa kafasını ezer. Yetmiyorsa terki hayat eder. Kendi yerini ona terk eder. Şunu bilin ki en güç işiniz Aleviliktir! Kat’iyyen ve Kat’ibeten bunun kökünü kazıyamazsınız, kanser hücresi gibidir. Zira cahil üzerine heyetidir. Bazıları “Ben EhliBeyt mezhebindenim” diyor. Böyle bir mezhep mi var? EhliBeyt’e Ehli Sünnet’ten kim yan bakıyor? Bütün camilerde Hz. Ali’nin ismi yok mu? Allah onlara hidayet versin. Alevilik; Ehli Küfür’den, Haçlılardan daha tehlikelidir, bu bir iç kanamadır. İç kanama tehlikelidir. Dıştaki yara kolay tedavi edilir. Benim yaptıklarımda bir ananın uçuruma giden evladı karşısında çaresizliğinden bir çığlık yükseltmesinden farksızdır.
5. Türkiye’nin de, İslam dünyasının da, bütün İslam ümmetinin de İran‘dan daha büyük düşmanı yoktur. Daha tehlikeli düşmanı yoktur. Ben bunları yazdım, söyledim ve söylüyorum. Zira anlaşılması güç bir düşmandır. Tek gayesi vardır Ehli Sünnet müslümanlığı yok olsun. Ehli Sünnet müslümanlığını ayakta yakalayan ülke Kim, Türkiye. 1 Numaralı düşman. Ne ABD ile işi vardır ne başkasıyla. Bütün maksati Türkiye’dir. Ulus böyle midir, ulus perişandır. Bu Ahundların işidir, Şia Acem ırkçlığına mâkestir.
6. İslam’dan evvel İran dünyanın büyük devletlerinden biriydi. İslam’dan sonra hiç de önemli bir yere sahip olmadı. Müslüman olan Türklerin atlarının ayakları altında kaldı. İran’da, İslam’a girildikten sonra bir İranlı, ülkede iktidar olamadı. Ne zaman kadar; 1926 senesinde Kaçar Hanedanı, petrolü İngilizlerle bölüşmediği için İran ordusunda bir albay olan Muhammed Rıza Şah Pehlevi‘ye ihtilal yaptırıp, Kaçar Hanedanı, yani bir Türk Hanedanı yıkılıncaya kadar, 1926’ya kadar İran, İranlılar tarafından idare edilemedi. Bunun kiniyle değişik bir mezhebin korunucusu oldular. O’na sarıldılar, bütün Alem-iİslam’ı Alevileştirip, kendileri lider olmak sevdasındadır. Bu batıl dava suratından Ümmeti bölmüşlerdir.
7. İslam henüz dünyaya egemen olmadı, zira Müslümanlar Şeriat’a layık gidişatta değil. Kuran’dan surat çevirdiler. Ne zaman İslam’ı yaşayış biçimleri düzelir, iyi bir Müslüman olarak yaşarlarsa o zaman İslam egemen olur.
8. Mustafa Kemal Allah’a savaş açtı. O İslam’ın meşalesini söndürmek için uğraştı. O öyle bir ateistti ki, 1930’da Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul edecekti fakat Hıristiyan akidesini inceledi ve beğenmedi. Bakın batıl bir dine bile tahammül edemedi. Kazım Karabekir söylüyor bunu, “Yalan”mı diyelim? 2 Mart 2013 tarihli Konferasından
9. Mustafa Kemal’in vefatını hatırlarım ben, ablam pencerede ağlıyordu, babaannem köçek atıyordu. Bu sahne hiç zihnimden gitmez.
10. Dikkat edin ben hiçbir zaman Atatürk kelimesini kullanmadım, benimle aynı yarıyılda yaşamış bir adam nasıl benim atam oluyor, burada bir budalalık var, burada bir dalkavukluk var, burada bir manyaklık var, burada itibara doymazlık var.
11. Mustafa Kemal’e “Kamâl” derler. Gidin eski meclise popülasyon kağıdına bakın. İsmi “Kamâl”. Neden “Kamâl” yaptılar biliyor musunuz? Kamâl İbranicede İlah demektir.
12. Mustafa Kemal, Yunan karşısında yalnız olsaydı ne halt ederdi, zati onun İslam’a ve cemiyete verdiği hasarları yaptığı din husumetini Yunan yapmazdı, böyle adamlar için ben de diyorum ki; Bediüzzamanla hamzeban olarak “Yaşasın Cehennem.”
13. Karikatürist, artist, ressam, şarkıcı, futbolcu vesair, tanımam bu sınıf adamları. Tanımam ben böyle adamları, ne artistlerin isimlerini bilirim ne futbolcuların isimlerini bilirim, benim dünyamda böyle bir şey yok. Ben 16. Yüzyılın atmosferini teneffüs ediyorum, bir imparatorluk varisi olduğum idraki ile yaşıyorum, Cumhuriyet popülasyon kağıdı da taşısam, hiç olmazsa Abdülhamid‘in popülasyon kağıdı verdiği bir babanın evladıyım diye düşünüyorum, imparatorluk şuuruyla aleme bakıyorum.
14. Bu rejim, solcu veya sağcı, bütün muhaliflerini gevşetti, yumuşattı, bütün sivrilikleri yuvarlaklıştırdı, kendine adapte ettirdi, bugün “Hilafet gelsin” desen Cami imamıyla münazara edersiniz. Herkes bu zehirden bir parça almıştır, bu ülkeye Kemalizm Zehirli Gazı, dinsizlik zehirli gazı atıldı, bundan az veya çok nasip almayan yoktur, ama bu küfre karşı efor koşullarda çaba etmiş adamlar var. Ben onlara Kardelen çiçekleri diyorum, Said Nursi, Süleyman Efendi ve daha niceleri.
15. Benim inancımda yeryüzünde iki millet var, inananlar bir millet, inanmayanlar bir millet.
16. Çok iş yapmakla bir adam büyük olmaz. Mustafa Kemal de çok iş yaptı. Doğru iş yapmakla takdir edilir adam. Bana göre yaptığı iş yanılgılı. Sürekli, “Mustafa Kemal deseydi ki, ben bu harbi kazanayım, sizin halifenizi kovacağım, yazısını değiştireceğim, padişahınızı hain ilan edeceğim, devletinizi devireceğim, şeriatı yasak edeceğim, mecelleyi çöpe atıp is pis yakan işin arttan gider miydi? Demek ki Milli Çaba esnasındaki atmosfere kimse karşı olmaz. Taraftar olmak bir kabahat değildir. Zira karşıda Yunan var. Denize düşen yılana sarılır.” Anekdot: Burada yılana sarılır teşbihiyle Mustafa Kemal ve silah dostlarını kastediyor.
17. Kimseyi ırkından dolayı hor görmem. Irk tercihi Allah‘ın takdiridir.
18. Müslümanım deyip, gavur gibi yaşayacağım diyemezsin! Bu İslâm’a uymaz!
19. Yunan harbindeki şehitlerimiz nereden bilsin sonradan baştaki adamın Yunan’ın yapamayacağını yapacağını?
20. Fethullah Gülen‘in kalbi gavurdan yanadır. Veleddallin amin.
21. Artık din karşıtı hiçbir hareketin kısmeti yoktur.
22. Recep Tayyip Erdoğan‘da tecelli eden ecdadın ruhudur.
23. Samimi dinsize saygı dinlerim ama tezadlı Müslümana saygı dinlemem! Müslüman Müslüman gibi olmalı.
24. Lozan, Mustafa Kemal’in hilafeti övmesi üzerine inkîtâya uğramıştır. Zira, Mustafa Kemal ile İngilizler hilafeti kaldırmak üzerine uyuşmuştu.
25. Mustafa Kemal olmasa demokrasi olmazmış. Kimse konuşamazmış. Sorarım bunu diyen gafillere: Osmanlının en müstebit olduğu iddia edilen Abdülhamid zamanında Padişaha galiz hakaret edenlere değilmiyordu. Bu hürriyeti de mi Mustafa Kemal sağladı?
26. Yarasaların hatırı için, güneş doğmaktan bırakmaz.
27. İnsanların Çoğu Köpek Tıynetlidir: Kaçarsan Kovalarlar, Kovalarsan Kaçarlar.
28. Dinamik olan hayat, Kemalizmi fırlatıp çöpe atıyor. Kasvetleri bundandır.
29. Hangi ülkede biri can verince caddede insanları 1 dakika durduruyorlar? İnsan hakkına aykırı değil mi bu! Biz aynı fabrikadan çıkmış tuğla mıyız? Ben değişik düşünüyor olamaz mıyım?
30. Yemini-Kemalistim, Şeriatçıyım; Kemalist olmaya da mecbur değilim!