Namık İsmail Biyografisi
1927 senesinde Sanayi-i Nefise Mektebi Hoş Sanatlar Yüksekokulu Bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi Müdürlüğüne getirildi.
Namık İsmail, 1890 senesinde Samsun ’da Çerkez bir ailenin üç çocuğunun ortancası olarak doğmuştur. Kafkasya ’nın Soçi yöresinden sürgün edilen Zeşo Zecsu isimli bir Çerkez ailesinden olan Tophane Vezne Kalemi Müdürü İsmail Zühtü Bey babasıdır. Annesi Bakiye Hanım ’dır. Aile, Namık İsmail ’in doğumundan bir yıl sonra İstanbul ’a göç etti. Namık İsmail, ilköğrenimini evvel Beşiktaş ’taki Hamidiye Mektebi ’nde sonra İstanbul ’da Sainte Pulcherie Fransız Mektebinde, ortaöğrenimini Saint Benoit Mektebi ve lise eğitimini yangından sonra yine açılan Mekteb-i Sultani ’de Galatasaray Lisesi yaptı. Mekteb-i Sultani ’de Şevket Dağ‘dan fotoğraf eğitimi aldı.
Bazı kaynaklarda sanatçının soyadı Yeğenoğlu, bazı kaynaklarda ise Sebük olarak geçmektedir. Yeğenoğlu soyadı, sanatçının aile lakabı olan Yeğenzade ’den kaynaklanır. Sebük ise sanatçının soyadı yasayı ile almış olduğu soyadıdır. Fakat sanatçı ikisini de kullanmamış, fotoğraflarını Namık İsmail olarak imza atmıştır. Ağabeyi Hüsnü Yeğenoğlu, kız kardeşi Ulviye Yeğenoğlu Belirgin ’dir.
Marifeti de lise senelerinde ortaya çıkan Namık İsmail, ilk yağlıboya resmi olan “Karpuzlu Natürmort” tablosunu; bir sepet çiçekle, kesilmiş bir karpuzu, zamanın ünlü mutasarrıflarından kaymakam Bekir Paşa için yapmış ve karşılığında da kendisine bir tay armağan edilmişti.
Karpuzlu Natürmort
Namık İsmail, yanmış olan ve tadilattan sonra açılan ve Tevfik Fikret ’in müdürlüğü sırasında Mekteb-i Sultani ’de Galatasaray Lisesi ikinci sınıftan beşinci sınıfa kadar bu liseye devam etti. Son sınıfta Arapça dersinden kalıp, bakalorya imtihanını veremeyince buradan da ayrılıp fotoğraf öğrenimi için 1911 senesinde Fransa ’ya gitti.
Birçok kaynakta Sanayi-i Nefise Mektebi ’ne gittiğinden söz edilse de, kendisi böyle bir eğitimden söz etmez.
Namık İsmail, 1911-1912 seneleri arasında bir sene Paris ’te Julian Yüksekokulu ’nde fotoğraf çalışmaları yaparak sanatını geliştirdi. 1912 senesinde İbrahim Çallı ’nın manipülasyonuyla, Montmartre ’da özel bir atölyesi olan Fernand Cormon ’un atölyesinde fotoğraf çalışmaları yaparak eğitim gördü. Namık İsmail Almanya ’da bir vakit kalır ve orada modernizmin liderlerinden Lovis Corinth ile Max Liebermann ’ın atölyelerinde çalışma imkânı bulur. Biltihapçı Dünya Savaşı çıkınca 1914 senesinde İstanbul ’a döndü ve savaşa Kafkas Cephesi ’nde yedek subay olarak katıldı. Beşinci Kolordu emir subaylığı yaparken tifüs hastalığına tutulunca 1917 senesinde İstanbul ’a dönmek zorunda kaldı.
Otoportre, 1917
Tifüs hastalığını geçirdiği yarıyılda yaptığı resminde Namık İsmail, diğer otoportrelerinde olduğu gibi, fakat bu kere hastalıktan yeni kalkmış bir biçimde izleyiciye Doğru bakmaktadır. Empresyonist tesirli bu portrede, ressamın yaşadıklarından dolayı dinlediği yeis, savaşın verdiği bitkinlik, kötümserlik suratındaki ifadeden anlaşılmaktadır. Fondaki renk kirleri, figürdeki kontur, kararlı ve güçlü fırça vuruşlarıyla surata ve saça hareketlilik vermiştir.
1917 Haziran ayında Galatasaraylılar Yurdu ’nda açılan serginin tertip edilmesinde katkısı olan bireylerden bkocaman olan Namık İsmail ’e bu hizmetinden dolayı, “alamet-i mahsusalı gümüş Hilal-ı Ahmer madalyası” verildi.
Gençlik senelerinde edebiyatla ilgilenen Namık İsmail, İtalyan Rönesansı ’nın dahilerinden Michelangelo Buonarroti ’nin hayatı ve sanatıyla alakalı bir biyografi çalışması da yaptı.
Kurtuluş Savaşı ’nda Topçular, 1917
1917 senesinde “Şişli Atölyesi”nde yaptığı Kurtuluş Savaşı ’nda Topçular tablosunda savaş alanında, dağılınmış bir top arabasının başında, havaya kaldırdığı sol elinde bir kurşun yakalayan başı bandajlı bir asker ve topu atışa hazırlayan bir başka asker görülür. Çevrede yaralı askerler, boş kurşunlar ve ufalamış askeri eşyalar resimlenmiş. Yumuşak tonların kullanıldığı tabloda, karşı tepenin ardından yükselen gri dumanlar arasında kendine yol bulmaya çalışan ışığın saklı parlaklığı ustaca yansıtılmıştır. Yer yer beliren aydınlık, gri-beyaz tonlarıyla boyanmış. Bu aydınlık bvefatlar, derinliğin verilmesinde tesirli olur. Diyagonal hat üzerine yerleştirilen top arabası sahneyi hareketlendirmektedir. Solda, elinde kurşun yakalayan askerin hareketi sanki bir heykel gibi durağandır ve sahnenin en ehemmiyetli rolü bu figür üzerindedir. Namık İsmail, suratların ifadelerinin verilmesi yerine, hareketlere yüklenen anlamları umursamıştır.
1917 senesinde Harbiye Gözaltıyı şimdiki Ulusal Korunma Bakanlığı Nazırı Enver Paşa‘nın emriyle Şişli‘de daha önceki bir konakta kurulan “Şişli Atölyesi”nde Namık İsmail, Feyhaman Duran, Hikmet Onat, Hüseyin Avni Lifij, Mehmet Ruhi Arel, Sami Yetik, İbrahim Çallı, Ali Cemal Ben ’im, Mehmet Ali Laga, Ömer Adaletli, Ali Sami Boyar, Cevat Bey, İsmail Hakkı Bey, Mahmut Bey, Şevket Dağ, Diyarbakırlı Tahsin ve Halife II. Abdülmecid Efendi ile birlikte asker modellerden, muhtelif silahlardan, kartpostallardan ve resimlerden faydalanarak savaş mevzulu fotoğraflar yapan Namık İsmail, bu atölyede ürettiği fotoğraflardan 17 adedini evvel Galatasaray Sergisi ’nde, sonra da Viyana Sergisi ’nde sergiledi. Berlin ’de ise sergiyi hakikatleştiremez. Fotoğraflarının sergilenmesi için gittiği Berlin ’de iken 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkesi ile mütareke imza atılması üzerine geri dönmeyerek bir vakit 1918 senesinde Berlin ’de Lovis Corinth ve Max Liebermann ’ın atölyelerinde çalıştı. Burada Spartaküs Birliği ’nin başını sürüklediği sosyalist akımın tesirinde kalarak Türkiyeli bir kısım gençlerle birlikte 1919 senesinde Berlin ’de “Kurtuluş” mecmuasını çıkarmaya başladı.
Sedirde Uzanan Kadın, Düşünceler De Battı, Tefekkür, 1917
Namık İsmail ’in en ünlü eserlerinden bkocaman olan bu çalışmada, ev içinde, çekyat üzerine yarı uzanmış, uzun siyah elbiseli, kısa saçlı, şapkalı bir kadın figürü görülür. Figürün artta bir hat levha, önünde ise minder ve bir tepsi, tepsi içinde fincan ve fincan zarfı yer almaktadır. Resmin sağında, içinde kitaplarla dolu bir kitaplık, kitaplığın önünde sedef kakmalı bir sehpa, sehpa üzerinde bir kap ve içinde kırmızı çiçeklerin olduğu bir vazo bulunmaktadır.
Namık İsmail, 1919 senesinde İstanbul ’a döndükten sonra da “Kurtuluş” mecmuasını yayınını sürdürdü. Mecmuada sanat üzerine yazılar yazdı ve desenler yayımladı.
Namık İsmail, 1919 senesinde İstanbul ’da dostlarıyla birlikte Türkiye Emekçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası ’nı kurdu ve bir vakit partinin genel başkanlığını üstlendi. Bu arada ceddildiği Gazi Osman Paşa Mektebi ’nda fotoğraf hocalığı yaparken bir yandan da Beşiktaş ’taki Çerkes Mektebi ’nda fiyatsız olarak fotoğraf ve Fransızca dersleri vermeyi sürdürdü.
Namık İsmail, 1920 senesinde Molla Şefik Bey ’in kızı Mediha Hanım ile evlendi. Eşi Mediha Hanım ’ın portrelerini yaptı. İtalya ’ya gitmek üzere kendisine izin verilmediği için Gazi Osman Paşa Orta Ortaokulu ’ndaki görevinden istifa eden Namık İsmail, aynı sene gittiği İtalya ’da bir sene kaldı, fotoğraflar yaptı. Türkiye ’ye döndükten sonra, İstanbul ’da yayımlanan “İleri” gazetesinde ressam ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. 1921 senesinin ekim ayında Sanayi-i Nefise Mektebi Mimar Sinan Hoş Sanatlar Üniversitesi müdür dayanakçılığı görevine atandı. 1922 ’de bu görevinden ayrılıp tekerrür Paris ’e gitti.
Namık İsmail, eşi Mediha Hanım ile 10 sene birlikteliklerini sürdürdü. Evliliklerindeki bazı meseleler sebebi ile son beş sene ayrı yaşadılar ve Namık İsmail ’in vefatından iki ay evvel boşandılar.
Harman, 1923
Harman, Namık İsmail imzasıyla aynılaşmış fotoğraflar anlamına kazanç. Harman fotoğraflarının günümüze erişen iki misali bulunmaktadır. Harman yerinde öküzleri ile saban devam et olan, kırmızı şalvarları ve başlarına bağladıkları kırmızı yazmalarıyla iki köylünün betimlendiği peyzajda, sol alt köşede içi su dolu bir bakraç ve tahta bir yaba resimlenmiş. Arka tasarıda ise bulutlu gökyüzü, solda ekin istifleri ve sağda deniz görülmekte.
Harman, 1923
Bu Harman resminde de üstteki Harman resmi ile birebir aynı kompozisyon tertip etmesi görülmektedir. Yeniden, arka tasarıda sol kısımda ekin istifleri, sağ kısımda deniz görülür. Öküzlerin bulundukları yer, evvelki fotoğraf ile aynı olmasına karşın, bu fotoğrafta çiftçiler saban sürmez.
1921 senesinde Sanayi-i Nefise Mektebi Ali ’sinde müdür destekçiliğine getirilir. Görevini bırakıp 1922 senesinde yine Paris ’te giden Namık İsmail, katıldığı bir yarışmayı kazanarak Pierre Loti ’nin “Les Desenchantee” Mutsuz Kadınlar isimli romanına resmetti. İstanbul ’a dönüşünde, 1926 senesinde Ulusal Eğitim Bakanlığı tarafından, evvel fotoğraf eğitimini sorgulamakla görevli müfettiş, sonra da 1927 senesinde Sanayi-i Nefise Mektebi Hoş Sanatlar Yüksekokulu Bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi Müdürlüğüne getirildi ve aynı zamanda fotoğraf atölyesinde öğretmenlik yapar, bu görevini vefatına kadar sürdürdü.
1926 senesinde Maarif Umum Müfettişliği görevinde iken yarıyılın Maarif Vekili Mustafa Necati Bey ile birlikte tahlillerde bulunmak üzere bir kere daha Paris ’e gitti.
1925 senesinde ilk Türkiye simgesini planladıysa da bu simge kullanılmadı.
1927 senesinde Namık İsmail ’in müdürlüğünde Sanayi-i Nefise Mektebi ’nin adı evvel “Sanayi-i Nefise Yüksekokulu” olarak değişti, zamanla Hoş Sanatlar Yüksekokulu ismi benimsendi.
Namık İsmail, spora çok düşkündür. Yarıyılı için oldukça lüks sayılabilecek bir kotrası vardır ve sık sık uzun deniz gezilerine çıkar. Galatasaray Spor Kulübü ’nün idare heyetinde de etkin görevler yüklendi.
Gençlik senelerinde edebiyatla ilgilendi ve hayatı boyunca spor yaptı. Fotoğraflarına da yansıdığı gibi, deniz onun için bir tutku oldu. ‘ ’Korsan ’ ’ ismini verdiği kotrasında çok sayıda deniz manzarası yaptı. Namık İsmail ’in manzara, kent görünümleri, iç mekan, figür, portre gibi değişik mevzuları çalışan sanatçının, İstanbul ve Bursa, Ankara, Viyana, Paris gibi muhtelif yerlerden yaptığı çok sayıda kent ve manzara resmi bulunmaktadır.
Namık İsmail, 30 Ağustos 1935 tarihinde İstanbul, Kadıköy-Köprü vapurunda bir kalp krizi neticeyi 45 yaşına can vermiştir.
Namık İsmail ’in son yapıtlarından birisi, Türkiye ’nin ilk sopranolarından bkocaman olan İclal Ar ’ın portresi.
Namık İsmail, sanat hayatı boyunca, belli bir sanat anlayışı çevresinde ve teknikte olmamış, farklı stilleri sınamıştır. Güçlü bir desene sahip olan Namık İsmail, ustaca fırça vuruşları ve sağlam çizgileriyle, realist bir figür ressamı olduğu kadar, izlenimci bir peyzaj ressamıdır.
Namık İsmail, aynı zamanda tanınmış bir Kafkas yurtseveriydi. Kuzey Kafkas Cemiyeti, Türkiye ’de Kuzey Kafkasya Siyasî Muhacirleri Komisyonu, Kafkasya İstiklâl Komisyonu gibi Çerkez muhacir kuruluşlarında etkin olarak görevler almış, İstanbul ve Berlin ’de bu kuruluşlar ismine muhtelif çalışmalar yapmıştı. Bunun dışında sosyalist düşüncelere yakınlık dinleyen bir fikir adamı, gazeteci ve yazardır.